PALU TAVA
Sabahtan akşama kadar televizyonlarda yüzlerce yiyecek reklamı yapıli...
Reklamlarda da genel de tanınmış yüzler rol ali. Amaç ne meşhur yüzler sayesin de daha çok ürün satmak ve para kazanmak. Peki bu reklamı yapılan yiyeceği herkesin alma şansı var mı? Elbette yok.
Reklama tanıtıma ihtiyacı olan şehirler meşhur ürünlerini tanıtmak ve şehirlerine daha çok ziyaretçinin gelmesi için ne yaparlar? Ya şehrinin ya da ülkesinin bilinen tanınan insanlarını aracı kılarak onlar üzerinden daha çok insanın şehirlerine gelmesi için çaba harcarlar. Biz de bu yöntemi son yıllar da keşfettik ve kullanmaya başladık. Geçenler de gündeme bir haber düştü konu Palu tava...
Palulu olan milletvekilimiz Ejder Açıkkapı kolları sıvayıp başlamış Palu tava yapmaya ve bu tavrı ülkemiz de haber olmuş. Niye? Çünkü milletvekili yapi. Şimdi ben yapsaydım beni kim takardı haber bile olmazdı. Zaten baya bi masraflı olan Palu tavayı yapsaydım kimseye haber vermeden kendim yerdim. Allahtan vekilimiz haber vermiş. Palu tava yapim gelin görün haber yapın ve siz de yiyin demiş. Bakın işte ne güzel olmuş. Bir Palu tava yapımıyla hem yemeğimizin hem de şehrimizin reklamını yapmış olduk. Pahalı bir yemek. Herkes yiyemez,..
Eski Milletvekilimiz Zülfü Demirbağ da çok yemek yeme işine kızar ama bunlar ayrı bir mevzu...
Burada esas mevzu bir şehrin tanıtımıdır, reklamıdır. Başta da dediğim gibi reklamı yapılan her şeyi herkesin alma şansı zaten yok ki. Ama reklamı seyretmeyen var mı? Bana kalırsa Fatih Portakal sekiz köşe şapkamızı taksın, Maral Türkümüzü söylesin...
Tuğçe Kandemir kurban olduğum türküsünü söyleyip, Belediye Başkanımızla selfie yapsın...
İbrahim TatlIses uzun havamızı okusun, THY Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat uçaklar da orciğimizi dağıttırsın...
Ünlü Gazeteci Saygı Öztürk Gındırlanik Gidik ile Gadanalam Nedisin adlı kitapları okusun. Yav kusura bakmayın araya benim iki kitabın reklamını soktum. Daha idare edin işte biraz da ben reklamımı yapam! Bu tür olaylar şehrin reklamıdır. Kabuğumuza çekilirsek gözden uzak kimsenin bilmediği bir şehir olup çıkarız. Çok yakın bir tarih de sosyal medyada başka bir şehirde ki insanlara 'Harput Nerededir" diye sordular ve kimse bilemedi değil mi?
*** * **** **** **** ****
MORNİKLİ İĞNECİ ŞÜKRÜ ABE
İğne Kutusunun içinden çıkan mıh gibi kocaman iğneleri gördüğü zaman kaçacak onlarca insan vardır. En başta da çocuklar tabi ki...
Gözümüzü kapar sayardık...
Bir, iki, üç, dört...
Ve iğne kaba etimize saplanırdı.
Çığlığımızı tüm mahalle duyardı. Okul da asker de aşılardan kaçmak için 40 bahane arardık. Bu iğne vurdurma işi bizim sevilen dostumuz Halis Yıldız gardaşında hafızasın da iz bırakmış olmalı ki yıllar sonra ne yapıp edip, iğneci Şükrü amcasının fotoğrafını sosyal medya hesabında paylaşıp, ismini belirtmeden bu resimdeki adamı ilk tanıyana yemek ısmarlayacağım demiş...
Tabi yorumlar ardı ardına gelir.
Benim gibi çoğu insan da fotoğrafa bakınca, rahmetli Milletvekilimiz Ali Rıza Septioğluna benzetmiş ve onun adını yazmıştı. Ben de Şıhımız Septioğlu diye yazdım ama şüpheye düşüp sildim. Ardından uyanıklık edip Halis gardaşa sorup doğru cevabı Mornikli İğneci Şükrü abe diye sosyal medyada yazdım.
İlk bilen olduğum için yemeği kazandım.
Yalnız hilemi tespit edip kopya çektiğimi anlayan ve Şükrü abeyi bizzat tanıyan EFTUD Başkanı Ziyaddin Akgüneş gardaş, sen kopya çekmişsin yemek benim hakkım diyerek yorum yapıp devreye girdi ve beni devreden çıkardı. Halis gardaşta, Ziyaddin başkana yemek sözünü verdi. Artık bir akşam cemiyette toplanıp yemeğimizi yiyip Harput Türküleriyle meşk yapacağız ve iğnecileri konuşacağız...
*** * **** **** **** ****
SİSTEM DEĞİŞMELİ
Çocuklar, babalar, aşiretler, ilçeler, şehirler, bölgeler... İşte tam da bu şekilde, sırayla devreye girerek top yüzünden kavgaya tutuştu. En büyük korkum; bir ilin iki ilçesinin, sadece bir top yüzünden düşman hâline gelmesi. Farz edin, bir şehrin iki ilçesi şampiyonluk ya da kümede kalma mücadelesi için karşı karşıya geliyor. Allah göstermesin, bu durumda kan dökülür.
Bizim futbol anlayışımız ve liglerde uygulanan sistem değişmedikçe, her sene mayıs ayı çok kötü olaylara gebedir. Sistemdeki yanlışlık ise şudur: Sezon boyunca başarılı olan, ligi ikinci sırada tamamlayan takım, alt sıralardan gelen altıncı sıradaki takımla final oynamak zorunda kalıyor ve bir bakmışsınız, ikinci olan takım elenmiş. Ayrıca bazı turlar çift maç üzerinden oynanıyor ya da ille de galip gelmek zorundasınız. Beraberlik ve gol averajı devre dışı kalıyor.
Bir başka garabet ise şu: Zayıf grubun takımı, güçlü grubun takımıyla finalde karşı karşıya kalmak zorunda kalabiliyor. Bu yanlışlıklar düzeltilmedikçe, daha uygun ve adil bir sistem uygulanmadıkça, her mayıs ayında benzer kargaşalar yaşanacaktır.
Bu yüzden diyorum ki, Türkiye Futbol Federasyonu bu sistemi gözden geçirmeli ve yeni bir uygulamaya geçmelidir. Futbol uzmanlarının da fikirleri alınarak, geç olmadan bu sorunlara çözüm bulunmalıdır.
*** * **** **** **** ****
YILANLAR SAHNEDE
Evet nerde kalmıştık...
Yılan aylarında...
Her sene olduğu gibi bu sene de sosyal medya da boy boy yılan fotoğrafları, videoları, haberleri dolanıp duri...
Şimdi benim ne yapmam lazım?
Acilen araziye çıkıp yılan bulmam lazım. Mesela birbirine sarılmış yılanlar...
Bu sarılmanın manasını zoologlara geçen sene yazıp sordum ama cevap yazmadılar.
Dediğim gibi işte birbirine sarılmış yılanlar bulmam lazım. En ilginç olan bu pozisyonda ki yılanlarmış. Tabi gördüğüm zaman beni yanlarına yaklaştırırlar mı? Bu durum ise ayrı mevzu...
Yav neyse bu kadar zahmete girmeyem!
Elim de İzmir hayvanat bahçesin de çektiğim yılan fotoğrafları var onu kullanam. Yılan diyince aklıma geldi...
Bir ara Cip Barajı'nın oralar da hayvanat bahçesi filan yapılacaktı, öyle diyorlardı....
Sahi, ne oldu o iş?
Yoksa iptal mi?
Ya da Belediye yılanlardan mı korhi...
HAFTANIN FOTOĞRAFI:
Palu tava...