ÇOCUKLAR DUYMASIN

Bir iş kazasıdır oldu. Çocuk mikrofonu kaptı, gaza geldi frenleyemedi ağzına geleni söyledi. Frenleyememesi gayet normal, çünkü ayağı fren pedalına kavuşmidi. Kimse akıl edip el frenini de çekmeyince ok yaydan çıktı. Allah’tan hakarete uğrayan kişi olgun davrandı da etrafındakileri ve partililerini de uyardı da iş büyümeden, “çocuk üzerinden siyasete” dönmeden kapandı. Çocuklar üzerinden siyaset ilk değil, daha öncelerde de bir ABD Başkanı ülkemizi ziyaret ettiğinde kucakladığı çocuğu severken, çocuk da onun burnunu sıkmıştı ve o günden sonra işte çocuklar üzerinden siyaset patlamış gitmişti. Neredeyse muhtar adayları bile çocuklarla poz verme derdine düşmüşlerdi. Bana kalırsa tez zamanda çocukları siyasete katmamanın yollarını bulalım.

Mümkünse yapılan siyasetleri ve atışmaları ”ÇOCUKLAR DUYMASIN”. Mikrofonu kaptırma olayını da görünce Sayın Demirel’in şapkasını kaptırdığı gün aklıma geldi. Baba şapkayı kaptırmamak, hayranı da şapkayı geri vermemek için ne kadar çırpınmıştı. Daha sonra öğrendik ki baba epeyi şapka kaptırmış. Sayın Cumhurbaşkanımız da mikrofonu kaptırdı. Gorham bundan sonra herkes babanın şapkası gibi Reis’in mikrofonunu gapmanın peşine düşe. Olur mu olur, burası Türkiye.

                                                                              ***

TROL

Son günlerde trol muhabbeti artınca merak ettim… Acaba trol ne demek? Araştırdım ve manasını öğrendim. İnternette insanların keyfini kaçırmak ya da münakaşa başlatmak için tohum ekmeye çalışan çeşitli şekilde ironik söylemlerle hakaret eden veya ironik söylemlerle kişilere dolaylı olarak rahatsızlık veren kişi demekmiş. Eyvallah buraya kadar her şey normal, demek ki bir tarifi ve açıklaması varmış.

İlginç olan ise görünmemesi, kim olduğunun bilinmemesi. Peki, o zaman nasıl trol olini? Nereye müracaat edili? Şartlar neler? Askerlik şartı, nüfus cüzdanı fotokopisi, ikamet kâğıdı, sağlık raporu, erkekler için askerliğini yapmış olma şartı, üniversite ya da lise diploması şart mı? Yazılı sözlü sınava girili mi? Referans olarak kimlerin ismini vermek lazım? Hadi sınavı kazandık, mecburi hizmet var mı? Eş durumundan tayin aldırabilir miyiz? En önemlisi ise maaş.. Asgari ücret mi alacağız? Ek ücretleri var mı? Çalışma şartları nasıl? Masa başı mı? Kazma kürek mi? Neyse tüm bunların cevabını aldıktan sonra gidem müracaatımı yapam… İnşallah yaş sınırı yoktur. TPSS müracaatları ne zaman başli bilen var mı? Kaçırmayam bir senem boşa gitmesin.

                                                                             ***

SOSYETE KÖFTESİ

Köfteciler Sokağı’na gittim. Bir adet tam salçalı köfte aldım. Geçen hafta da aldığım için 26 TL uzattım. Köfteci “Abe 30 TL oldu”dedi. Daha almışım, vazgeçemem dayak yerim diye ödedim. İçimden adamlar haklı maliyetler yükselmiş diye geçirirken, gözüm fiyat tabelasına takıldı. Tabelada ‘’Et döner 23 TL’’ yazıdi. Yani bizim salçalı köftemiz, öğrencilerin meşhur ettiği köftemiz, döneri sollamıştı…

İster istemez sebebini sorgulamaya başladım ve iki sebep buldum. Biri festivaller, diğeri İstanbul ve İzmir’de yapılan gıda fuarları. Şimdi bizim köfte buralarda boy gösterince meşhur oldu. Meşhur olunca da sahneye çıkmak için otomatikman fiyat yükseltti. Bu fiyat artışına sebep olanın köfteyi, fuar fuar gezdirenin ismini de bilim, ama açıklamayacağım. Sadece adının baş harfini yazacağım; “E”. E bey iyi mi ettin yani? Sana ceza kestim, çabuk bana köfte ısmarla. Ha şunu da unutmadan belirteyim bizim salçalı köftenin birkaç tane rakibi kaldı, onlarda ‘’Palu Tava’’, ‘’Eli Böğründe’’ ve ‘’Et İskender’’ yakında bunları da sollar ve rakipsiz kalır. 

HAFTANIN FIKRASI:

Bir gün bir İstanbullu ile bir Elazığlı yan yana oturur…

İstanbullu der ki: ‘’Benim bir köpeğim var, parayı atıyorum. Diyorum ki ‘git bize iki hamburger al gel’ gidiyor ve alıp geliyor, yani çok iyi eğitmişim”…

Sonra Elazığlı der ki: ‘’O da bir şey mi la? Ben parayı köpeğimin ögüne atim, deyim; ‘Oğlum git bize lahmacun al, köpeğim biraz gidi ve geli’’ diyi ki; “Aykut abe, gendime de alam mı?”