ASAYİŞ BERKEMAL

Şimdi içizden yav bu adam çoktandır İzzetpaşa camisinin önün de durup, etrafı seyredip malzeme bulup bir yazı yazmi, acaba niye diye düşünenler kesin olmuştur. Yoksa kış geldi ondan mı demişsinizdir.
Geçenler de gene caminin önün de durup kolona yaslanıp etrafı seyrederken yazım için bir konu buldum. Ahan da yazim. Şimdi demiyesiz yav sen orda dururken hep ağzın açıp etrafa bakidin, bu sefer ağzın niye açmadın. Açtım açtım merak etmeyin yakaladığım olayı izlerken ağzımı açtım, hem de bir karış. Allah'tan ortalık da sinek yoktu yoksa ağzıma bir sürü sinek girerdi
Gelelim yakaladığım mevzuya.
İki tane jilet gibi, resmi elbiseleri üzerlerine çekmiş, güneş gözlüklü, silahlı polis abe, ellerinde de bir tablet uygulama yapiler. Vallahi bravo. "Asayiş berkemal" denmesi için hoş bişe. Yanlız dikkatimi çeken bazı şeyler oldu. Mesela benim izlediğim on, onbeş dakikalık sürede hiç bir kadına ve takım elbiseli kravatlı adama TC sorulup tablete bakılmadı. Belki de bakmışlardır ve o arada ben uyumuştum. Sorgulanan insan tipleri genel de sakallı, acaip tıraşlı, kıyafeti biraz değişik insanlardı. İşin sırrını hemen çözdüm. Bundan sonra ne yapacakmışız. Çarşıya, caddeye çıktığımız zaman kıyafetlerimize dikkat edip traşlarımızı olup dikkatli yürüyüp güler yüzlü gezersek, TC mizi bile ezbere bilmemize gerek kalmazmış. Yani köyden geldin , hastaneden geldin, moralin bişeye bozulmuş suratın asık, kılık kıyafetin düzgün değil ve o halde caddeye çıkmışsın. İşte o zaman tabletten kurtulamazsın. Polis amcaların gözlerinin içine baktım ve dedim keşke gelip benim de TC mi soralar ve hele bakam benle ilgili bişe çıkar mı, ama gelmediler. Küstüm işte, niye benim de TC mi sormadız.

*****

İL OLMAK

İl olmaya aday olan ilçeleri şöyle bir inceledim. Bir sürü ilçe, il olmak için heycanla bekli. Ahan olduk, ahan olacağız. İncelerken, yav dedim acaba bizim ilçelerden biri de liste de var mı? Ne arar gardaş. Yok işte yok. Demek ki yıllardır ilçelerimizi ihmal etmişiz ve tıpkı şehri terkeden Elazığ'lılar gibi ilçelerimizde ki hemşerilerimiz de ilçelerini terk etmişler. Normaldir zira bir ilçenin büyümesi köylerin de ki tarımla başlar ilçede ki sanayi yatırımlarıyla artar. Bizim köylerimiz de ki ürünler, dut, üzüm, arpa, buğday ceviz... madenlerimiz işlenmek için başka şehirlere gidise ne o ilçe, ne de o şehir elbette ki büyüyemez, gelişemez ve nüfusu artmaz. İl olmaya yakın ilçelere bir bakın. Sanayi ve yatırımlarla nüfusları artmış ve tabir i caizse adeta uçmuş. Bu ilçeler il olmasın da neresi olsun. Büyük şehir Belediyesi olma fırsatını nüfus göçü yüzün kaçıran Elazığ'ın tabi ki ilçelerinden de il olma adayı çıkmaz. Kaçan şehri terk eden ilçelerden giden Elazığ'lıları toplasak en az üç tane Elazığ çıkar ama ne yazık ki bir tane il olmaya aday ilçe çıkaramik. Allah vere elimizde ki ilçelerimizi bizden alıp yeni il'lere bağlamayalar. Şu an Elazığ için en büyük tehlike o. Eğer ilçelerimiz de elimizden alınırsa ilçe olmaya aday Şehir oluruz, benden demesi. Bir rivayete göre de komşu şehirlerden birinin ilçesi de il olabilirmiş. Maden, Alacakaya, Arıcak.... dikkat, bizden kopabilirsiz. Valla hah öle diyi.

*****

KİBARLAŞİM

Size bişe diyem. Son zamanlar da ben bi kibarlaştım, bi kibarlaştım sormayın. Müsade istemeden, müsadenizle demeden insanlara karşı bir eylem de bulunmim. Mesela birisinin bir paylaşımını beğenip tebrik edecem ya, söze müsadenizle sizi tebrik edebilirmiyim diye başlim. Müsadenizle oturabilirmiyim, müsadenizle geçebilirmiyim, müsadenizle yiyebilirmiyim diye izin almadan hiç bir işi yapmim. Peki bu kibarlık ve İstanbul beyfendiliği bana nerden bulaştı. Durun onu da açıklayam. İstanbul'da ikamet eden değerli bir sanatçımız olan Nazan Nazik hanım bir türkü videosu paylaşmıştı ve güzel de okumuştu. İşte o videonun altına tebrik yorumu yapan ve tahminime göre istanbul beyefendisi olan bir kişi "Müsadenizle sizi tebrik edebilir miyim " diye yazmıştı O kişinin kibarlığı çok hoşuma gitti ve ben de artık özellikle kadınlara karşı artık çok kibar olmaya başladım.