DOĞU’NUN MUZU

Gulik, Kenger, Işkın günleri başladı. Onlar da zamlanmış…

Sebebini de dağdan getirip satan köylüler açıkladı; ‘’Abe mazota zam gelince arabayla dağlara gidip toplayıp getirmek çok pahalıya mal oli, dolayısıyla zam yapmak zorunda kaldık.’’ Deyiler…

Bir de bunlara yumurtaya gelen zamlar eklenince ışkınlı ve gulikli yumurta yapmak da bayağ bir lüks oldu artık.

İl dışından sipariş verenler olursa eğer; ‘’Gardaş küresel ısınma filan, bu sene olmadı’’ Gibi bahaneler söyleyin de, masrafa girmeyin altından kalkamazsız. Benden söylemesi.

Zamanında Beyhanlı Halit Abe (Halit TEKER) deyidi ki ‘’Gardaş gel seni bizim oraya, Beyhan’daki Akdağ’a götürem, bol bol ışkın, gulik toplarsın. Hem de nasıl toplandığını, nerelerde olduğunu öğrenirsin.’’ Deyidi ben oralı olmidim... Keşke Halit Abeyi dinliyedim. Size birşey daha diyem, ‘’Ben bu Işkını kendim yetiştiririm, kimseye minnet etmem.’’ Diye hayal de kurmayasız. Çünkü olmi. Ziraat mühendisleri, bilim adamları uğraşmışlar becerememişler. Belli bölgelerde kendiliğinden olan bir bitkiymiş haberiz olsun. Işkına ‘’Doğu’nun Muzu’’ deyiler. Kim niye böyle demiş onu da kesin bilmim. Ama fiyatından mı? Yoksa muz gibi sadece belli bir bölgede yetiştiğinden mi? Çözemedim. Belki soyuluş ve yeniş şekli biraz muza benzediği için olabilir. Kısa bir hatırlatma daha yapayım Işkın, Gulik, Kenger günleri çok kısa sürüyor haberiniz olsun.

***

FUAR VE KONGRE MERKEZİMİZ

Açılmadan bir gün önce gidip gezme şansı buldum. Yer, mekân ve açılış zamanı çok iyi. Birkaç gün sonra da faal haldeyken gidip biraz dolaştım. Bahsettiğim yer Ahmet Tevfik OZAN Fuar ve Kongre Merkezi. Hayırlı olsun. Ayrıntılara fazla takılmadan, sadece stantlardaki esnafların görüşlerinden önemli gördüğüm bir muhabbeti anlatacam. İş nasıl sorusuna verdikleri cevap; ‘’Abi 20 liranın üzerinde alışveriş yapanlar yok denecek kadar az. Sattıklarımız beş on liralık şeyler.’’ Öyle deyince ben de çevreye bir göz attım ve gördüm ki herkes, pamuklu şeker ve cüzi miktarda (beş on liralık) badem şekeri alıyor. Yani fuar merkezinde pamuklu şeker ve badem şekerinin kıyasıya bir savaşı vardı. Pişmaniye de uzaktan olanları izleyip, aradan sıyrılmaya çalışıyordu. Sonradan iş açılır mı? Bilemem ama, iğne atsan yere düşmeyecek bir ortamda, esnaf ticaretten hiç memnun değildi. Benim de tahminim ekonomik sıkıntılar. Vatandaş iyiden iyiye kısmaya başlamış. Kısamadıkları tek şey arabayla gezme. Koskoca bir alanda araba park edecek yer yoktu.

***

YAN BAKTIN

Bakın size bişe diyem. ‘’Aman ha bu şehirde yolda yürürken çok dikkatli yürüyün. Yana bakarsanız kesici ya da delici bir aletle kesin ikaz edilirsiz. Bu tür yanlara bakmaya halk arasında ‘’Yan baktın’’ denmektedir. Bu bakış türü özellikle gençler arasında elektriklenmelere sebep olmaktadır. Bir de göz kayması vardır. İstemeyerek gözün bir yerlere kayarsa, onun da cezası vardır. Daha artık gözünüzün kaymaması için zencir mi takarsız ya da kış lastiği mi kullanırsız onu bilemem. Gözünüzün kaymasına da çok dikkat etmeniz gerekmektedir. Anlamadığım bir şey de bu kadar kesici, delici alet ve edevatı, insanlar nasıl rahat taşiler? Ve ne ara hemen bulup ortaya çıkariler? Pala, döner bıçağı, sallama, demir çubukları nasıl üstlerinde sakliler? Kolluk kuvvetlerini nasıl atlatiler? Biz gençliğimizde üzerimizde değil bıçak, tırnak makası bile taşıyamazdık. Yakalatsak hayatımız kayardı. Öyle uyanık tecrübeli polisler vardı ki, yolda yürüyen adamın gözleriyle röntgenini çeker, gidip üzerinden aleti bulurdu. Hadi gidin de o dönemde üzerinizde alet taşıyın. Yok gardaş yok, memleketin çivisi çıkmış…

En iyisi mi gece gündüz güneş gözlüğüyle gezin de kimse sizin yan mı, düz mü baktığınızı anlamasın. Tırnak makası taşımanın suçu var, döner bıçağının taşımanın suçu yok gibi geli bana.

***

HAFTANIN FIKRASI:

Adamın biri kumsalda dolaşırken ayağı bir şişeye çarpmış…

Şişenin tıpasını çıkarmış ve içinden bir cin çıkmış…

Cin: ‘’Bir dilek hakkın var, dile benden ne dilersen!’’Demiş.

Adam: ‘’İki okyanusu birbirine bağlayan bir köprü yapmanı istiyorum.’’Demiş.

Cin: ‘’Yahu kardeşim bu ne biçim dilek? Daha olanaklı bir şeyler iste.’’ Demiş.

Adam: ‘’Öyleyse kadınları anlamak istiyorum.’’Demiş.

Cinin cevabı çok kısa ve net olmuş; ‘’Köprü kaç şeritli olsun?’’

HAFTANIN FOTOĞRAFI: