19 MAYIS VE GAKGOBÜS

Dükkânı kapattım ufak ufak Şirvan kebaba köfte ekmek yemeye ve Fuat Usta’yı dinlemeye gidim.                                                                                          Fuat Usta genelde garibanlar için ne gibi ucuz maliyetli kebaplar yaptığını anlatır. Mesela tavuk Adana yapmış, sipariş kavuşturami. Fiyatına baktım gerçekten de çok uygun. Birde zengin cimriler için bir karışık kebap icat etmiş o da çok uygun. Başta ne dedim? Yoldayım gidim dedim değil mi? Gidemedim işte… Diyeceksiz ki niye? Tam İzzetpaşa Camisi’nin üst köşesinden dönerken, Gazi Caddesi’nden bir siren ve müzik sesi geldi. Döndüm caddeye doğru baktım, mavi bir otobüsün burnunu gördüm. Aklıma vekilimiz Gürsel EROL geldi. Dedim bizim vekil yine bir yerlerden otobüs ayarlamış, caddede tur ati. Yav mübarekte nedendir bilmim hep otobüsle turli. Onu boşver, Elazığ’a misafir davet etse otobüs dolusu adamlar getiri. Nedir bu vekilimizin otobüs merakı anlamadım gitti. Ben diyim 2023’te bir otobüs dolusu oy kopartmak için imada mı bulini ne? 

Nerde kalmıştık…

Burnunu gördüm de o burnunu gördüğüm otobüs vekilimizin değilmiş. İndim caddeye baktım ki 19 Mayıs Fener Alayı imiş.

Meraklıyım ya takıldım peşine…

“Ölürüm Türkiyem”, “Çırpınırdın Karadeniz” Türkülerini dinledim. Damarlarımdaki kan Hüseyin Bolt gibi bir hızlandı. Kalbim yerinden çıkacak. Baktım gençlerin elinde bir top kırmızı kumaş, dedim acep ne yapacaklar? Derken upuzun bayrağımız açılmaya başlandı. En önde iki genç Atamızın posterini taşi. O mavi otobüste Halis YILDIZ’ın ilimize kazandırdığı Gakgobüsmüş. Takıldım konvoyun peşine, heykele kadar yürüdüm. İlerleyen bölümlerde, Vali, Belediye Başkanı, Komutanlar ve dikkat burası çok önemli. Kimleri kortejin önünde gördüm bilimisiz? İki vekilimizi Zülfü DEMİRBAĞ ile Gürsel EROL’u yan yana gördüm. Eee kutlama olurda Mehter marşı olmaz mı? Çektim fotoğrafları, videoları paylaştım sosyal medyada. Görün dedim Elazığ’daki Atatürk, Bayrak, Marş ve Mehter aşkını.

***

SEDAT ABE
Günlerden 20 Mayıs Gecesi…

Bu gece benim için çok farklı oldu. Buluşmamız gereken dostumuz kent konseyi toplantısında olup, bizi ekmeye çalışınca, bulunduğu ortama dalmak için zorla kendimizi davet ettirip, doğru Harput’a, Kürsübaşı Okuma ve Kültür Evi’ne gittik. Binanın önünde bol bol fotoğraf çekip dolandıktan sonra zili çaldık. Kapı açıldı… Kaptan Osman Bayram gardaşla (gemi kaptanı) içeri girdik. Bir yandan ayakkabımı çıkarıp terlik giyim diğer yandan da göz ucuyla çevremi incelim. Ne kadar kabiliyetliyim değimli? Aynı anda iki işi yapim! Sanki bir tek ben becerim. Kulağıma çok hoş mahalli müzik sesleri geli. İçimden “valla hoş bir yere geldik heralde” diyim. Yukarı çıkınca ne görem ? Tam bir meşk…
Kimler yok ki burada? Hepsini yazsam, unuttuklarım bana küser. Bir tek yanına oturduğum Sedat abeyi (Sedat Çağlayan’ı)yazacağım. Çünkü, yazımın içinde ondan bahsetmek zorunda olduğum için.
Nedendir bilmim, kim Sedat Abe’yi karşısında görse hemen aklına kendi sülalesi geli. Bende Sedat Abe’nin yanında oturunca mecburen sülale muhabbetlerini dinlemek zorunda kaldım. Bir arkadaş “benim babam, dedem” falan filan diye sormaya başlayınca, Sedat Abe sorulanların evlerinden kapı numarasına kadar hepsini anlattı. Dedim şimdi birden bire elektrik ile su abone numarasını da söylerse hiç şaşırmam. Konuşurken, sahneye bakıp alkış çalmayı da ihmal etmidi. Bir ara ağzımı doldurdum, diyem ki ‘’Sedat Abe Ben, benim sülale?’’ Sonra vazgeçtim. Zaten kent konseyinden kalan çerezlerde bitmek üzereydi. Velhasılıkelam Sedat Abe bir türlü rahat etmedi. Arada çıkacak olan ‘’Hüseynik’’ Adlı Kitabı’ndan ve maliyetin fazlalığından, sponsor sıkıntısından da bahsetti. Bende söz verdim “fiyatı önemli değil, çıkar çıkmaz üç beş tanede ben alırım” dedim

HAFTANIN FIKRASI:

Kadın, eşine sorar “ben ölürsem ne kadar sürede evlenirsin?”

Eşi, “toprağın kuruduğu zaman” der…

Ve kadın 2 sene sonra ölür…

Eşi her mezarına ziyarete geldiğinde toprağı ıslak görür ve üzgün geri döner…

Aylar sonra bir gün mezarlığa giderken kayınçosunu görür, ne yaptığını sorar?

O da “ablamın toprağını suladım, oradan geliyorum. Kurumasın, ölmeden önce vasiyet etti” der…

Adam güler ve şöyle der; “Ah kadınlar, ah kadınlar! Öteki dünyadan bu dünyayı da yönetirler!”

 HAFTANIN FOTOĞRAFI: