KANA KIRMIZI RENGİ VEREN MADDE 

Uzun zamandır, hani şu çubuklarda olan dondurmalar var ya… İşte onlardan almidim. En son yeğenlerime aldığımda üç beş Lira bişeydi…

Geçen gün öyle birdenbire canım çekti, dedim bir tane de ben alam yalıyam….

Başta fiyatını sormadım, açıp yalamaya başladıktan sonra, dedim “bu kaç para?”, “16 TL “ dediler. Az kaldı şaşkınlıktan çubuğu yutam…

Yapacak bir şey yok! Açmışım yalamışım, yalanmış malı da kimse geri almaz. Dedim bari sayam kaç yalamada bitecek, her yalayış kaç TL gelecek.

Sonuç mu?

16 yalamada bitti, yani yalamanın teki bir Lira’ya geldi.

İçimden adamlar haklı, reklamlarında mankenleri oynatiler ve bir sürü para veriler…

Bir yalayış elbette ki bir TL olur.

Bedava yalatacak değiller ya?

En iyisi ben yine memleketimizin meşhur vişne dondurmasına devam edem…

Hem ucuza gelir hem de daha güzel. Param da dışarıya gitmez, acayip yerliciyim değil mi?

Laf bizim vişne dondurmamızdan açılmışken, geçmişte yaşadığım bir olaydan da bahsedeyim. Maraşlı arkadaşlar Elazığ’dan dönerken; ‘’Abe gidip vişne dondurması alacağız’’ dediler.

Ben ise; ‘’Kafayı mı yediz? Siz dondurmanın ana vatanından gelisiz’’ Dedim.

 Ne cevap verdiler bili misiz, ‘’Sizin vişne dondurmanızın üstüne yok’’ Dediler.  

Tabi o an bende hava bir milyon.

Aklıma gelmişken şunu da belirteyim, kana kırmızı rengi veren maddenin Elazığ vişne dondurması olduğu söylenmekte…

Bunu da hatırlatmakta fayda var!

***

ARİFE TARİF!

İl dışından gelen bir arkadaşa bulunduğum yeri kısaca tarif ettim…

Tarifim şöyle; Tren Garı’nın karşısındaki caddeden düm düz yukarı çık, şehrin tam göbeğinde karşına çıkacak kan bağış otobüsünün yanından sağa dön, biraz git karşına Valiliğin aşure çadırı çıkacak (bu çadırı ara sıra da belediye kullani) onu da biraz geç, karşına bir de diyanetin bağış çadırı çıkacak, orayı da geçtikten sonra başını sola çevir. Göreceğin Elazığ’ın en büyük Camisi’nin altındayım.

Nasıl iyi tarif etmiş miyim? Bu tariften sonra daha gözü kapalı gelse, gene beni bulur değil mi?

***

BONKÖR DOĞAN
Geçenlerde çok değerli bir misafirim oldu, teferruata girmeden hemen bu misafirimin bir inceliğinde bahsetmek istim…

Kendisinin hali vakti yerinde, gittiği yerlerde asla ev sahiplerine para harcatmaz. Yine öyle yaptı, fakat en önemlisi o kadar ince düşünceliydi ki…

Götürüldüğü yerde ev sahibi haricinden kimseden hesap alınmadığı için, arkadaşını da mekan sahiplerine karşı rencide etmemek için, zuladan bir miktar parayı ev sahibine verip, ‘’hadi hesabı şimdi sen ödimiş gibi yap’’ diyerek inceliğin en incesini yapma maharetini gösterir. Kim olduğunu yazmayacağım. Ama bu değerli insanın geçmiş yıllarda önemli bir lisemizin müdürü olduğunu belirteceğim. Ne de olsa eski toprak…

***

İBANIMI EZBERLEMİŞKEN

Milleti almış bir telaş…

Hesabını taşıyan taşıyana, bana da diyiler taşı ama demesi kolay? Hele gelin bir de bana sorun… Aylardır ibanımı ezberlemeye çalişidim, daha yeni ezberledim. Bu saatten sonra üzerine 10 bin Lira verseler bile yenisini ezberleyemem.

Zaten beynimin içi rakam dolu…

TC Kimlik numarası, telefon, şifreler, hanımın doğum tarihi, evlilik yıldönümü, ilk görüş, bakışma, söz, nişan, tarihleri. Bakın işte bu evlilikle ilgili olan tarihler şakaydı…

Zira beni enterese etmi…

Tanıyanlar sebebini bili!

Yani biraz da şanslıyım, çünkü kafamı bu tarihlerle ilgili rakamlarla doldurmamışım.

Anlayacağız biraz boşluk kalmış ama inanın yeni bir ibanı ezberlemeye halim de yok.

 Taşıyanlara da saygı duyarım, haklarıdır zaten daha sürede bitmedi.

HAFTANIN FIKRASI:

Adam uçsuz bucaksız çölde, arazi taşıtı ile bir vahayı ararken, deveyle karşıdan gelen bir bedevinin yanında durmuş. Aradığı vahayı, bedeviye sorup yolu tarif etmesini rica etmiş…

 Bedevi; “Hiç durmadan ve direksiyonu kırmadan dümdüz gidin, Çarşamba günü de sola sapın!’’ Demiş.

HAFTANIN FOTOĞRAFI: