AYTEN

Genç kızımız üniversiteyi bitirmiş, aylardır iş ari...

Torpili yok kendi çapında bir şeyler yapi, sağa sola müracaat edi ama nafile!
Bu sorun sadece Ayten’in sorunu değil, ülkemizdeki binlerce üniversite mezunu gencin sorunu.

Ayten’in iş başvurularındaki en büyük sıkıntısı ‘Referans’…

Nereye başvursa birilerini referans yaz diyilermiş!

Ayten daha genç, okumaktan kodamanları, siyasileri, önemli birilerini tanımaya fırsat bulamamış ki… Hem de ilk defa işe girecek kimi yazsın?

Beni arayıp duri, ‘’abe yok mu birileri, kimi yazam?’’ Diye.

En sonunda çareyi buldum, ‘’Ayten en tepedekilerin isminden başlayarak sırasıyla hepsinin ismini yaz, en sona da beni yaz. Bunlardan birini tanimik diyemezler ya…

Tanımasalar tanımasınlar, bir beni tanımazlar. Senin de referans sorunun böylelikle kendiliğinden çözülmüş olur. Daha onlar da, ‘’senin de referansın zayıf’’ diyemezler ki ya da söylediklerini arayıp soracak halleri de yok.

***

BEYİN GÖÇÜ

Memur arkadaş görevlendirme gereği Almanya’ya gidecekmiş. Benimle mevzuyu konuşurken kırk tembih ettim. Dedim ki, ‘’Gardaş, her şey çok iyi de oralarda kalmayasınız, en çokta beyninize sahip olun, bakarsın beyniniz dönmek istemez, “ben Almanya’ya yerleşecem, göç edecem” der. Onun için gözüz beynizde olsun. Bu aralar zaten beyin beyine bakıp göç edi. Buna da ‘Beyin Göçü’ diyiler. Bir baktın beyinsiz dönmüşsün. Aman ha dikkat et’’ dedim.

‘’Sahan dönüşte bişe getirem mi?’’ dedi. Yok sapa sağlam, tas tamam beynizle beraber dönün yeter’’ dedim.

***

GÜNEYKENT

Deprem olana kadar ovanın ortasından, Malatya yoluna batıya doğru tek taraflı genişleyip duridik… Ben de Abdullahpaşa sırtlarındaki tanış evlerin en üst katlarından şehre bakıp manzara resmi çekmeye gididim. Depremden sonra iş tersine döndü. Şehir güneye, Meryem dağına doğru genişlemeye başladı. Hatta Güneykent diye yeni bir mahallemiz bile oldu. Böyle olunca bana da Güneykent’ deki evlerin en üst katlarından birinden şehir manzarası çekmek farz oldu. Yalnız bir sıkıntım var. O tarafta hiç tanışım yok. Nasıl edecem bilmim? Fotoğraf bahanesiyle gittiğim evlere resmen çökidim ama Güneykent’te çökebileceğim bir tanışım yok.

Hayır yani boş da gitmidim. Tatlımı, çerezimi alıp öyle gididim…

Gittiğim dostlarım çok memnun galilerdi, ‘’Abe her zaman fotoğraf çekmeye bekleriz’’ diyilerdi.

***

KÖPRÜ MESELESİ

Elazığ ile Tunceli arasında Pertek-Çemişgezek civarında köprü yapılması ciddiyet kazanmaya başlayınca çeşitli görüşler oluşmaya başlamış.

Mesela bir grup Tunceli’den evli Elazığlı erkek, ‘’köprü acele yapılsın, hanım köye sevgili kaynanalarımızı görmeye giderken, saatlerce feribot kuyruğunda bekleyip zaman kaybedik’’ Diye görüş bildirmişler. Diğer bir gruptaki arkadaşlar, kaynanasını sevmeyip, her hafta hanım köye gitmek istemeyenlermiş. Onlar da köprüye karşı olup, hatta feribot seferlerinin bile kaldırılmasını istemişler. Ne olacak şimdi? kaldık mı iki arada bir derede…

***

TAKI TAKAMİK!

Düşen bişe buldum. Durun yazam da merakta kalmayın.

Önceki yıllarda düğünlere gittiğimizde yeri geli çeyrek, yeri geli gram Altın takardık. Düğünden sonra taktığımız takıların değerini espri yaparak, ‘’Yav bir kavurma ve tatlıya şu kadar verdik’’ diye muhabbet ederdik. Altın fiyatları uçunca artık gram ve çeyrek tarih oldu.

Onların yerine TL takmaya başladık. Mesela 200 TL, 500 TL gibi altından TL’ye dönünce düğünde yediğimiz kavurma ve tatlıların fiyatları da bize göre esprili bir şekilde düşmüş oldu. Düğün sahiplerini bilmem ama biz gayet memnunuz. Onlara da tavsiyem düğünde takılan paraları saklasınlar, TL kıymetlenince harcasınlar. Yalnız biraz sabretmeleri lazım, öyle üç beş günde olacak bir iş değil.

HAFTANIN FIKRASI:

Padişah bir gün Bektaşi ile Hocayı yanına çağırır, ödül verecek…

Önce Bektaşi’ye sorar:

-“İçkin var mı?”

-“Akşamdan akşama…”

-“Kumar oynar mısın?”

-“Arada zar atarım…”

-“Hovardalık?”

-“Eh Hünkârım…”

Padişah, Bektaşi’ye 100 altın verir.

Aynı soruları hocaya da sorar; hoca “sümme haşa! Hünkârım” deyince 10 altın da hocaya verir. Hoca sinirlenir; “Hünkârım, bu zındıkta her türlü kötü yol var; neden ona 100 altın da benim gibi dini bütün bir Müslüman’a 10 altın?” Der.

Padişah bunun üzerine; “O’nun masrafı çok!” der.                                                                                                                                                   

HAFTANIN FOTOĞRAFI: