Arada bir ilimizde insanı umutlandıran, çoraklığını gideren çalışmalar insanı mutlu ediyor. Bunun son iki haftada iki örneğine tanıklık ettim. Bunlardan biri Özkan Özgür dostumuzun Küçük Kara Balık adlı tek kişili gösterisi idi, ötekiyse 8-16 Ekim arası yapılacak Elazığ kitap fuarı.  

Tiyatroyu izlediğimde Özkan Özgür’ün Don Kişot gibi, tek başına kültür ve sanat için çırpındığını ve içten bir sahne sevdasını izledik. Oyunlaştırdığı kitap Küçük Kara Balık, İranlı tanınmış yazar Samed Behrengi’nin uzun zamanlar ülkesinde hatta Türkiye’de bile yasaklanmış bir yapıtıydı.

Sorgulamayı, adalet duygusunu, insanın duruşunu, direnci, eşitliği vurgulayan yapıtı son derece kısıtlı olanaklara büyük başarıyla oyunlaştırmıştı Özgür. Seyircilerin yaşları da ilginçtir ki yüksekti, çocuklardan fazlaydı anne ve babalar, gençler…

Özkan Özgür’ün kullandığı oyunla uyumlu müzikler, oyuna kendini verişi, özverisi, oyun gücü çok başarılıydı. Sahnenin bakımsızlığı, teknik yetersizlikler, sahipsizlik, kültüre uzaklığımız bile onu engelleyememişti.

Böyle sanatçıların, girişimlerin, devletçe, Elazığlılarca sahiplenilmesi, desteklenmesi gerekiyor umarım yetkililerin gözünden kaçmamıştır bu güzel çalışma. Tebrik ediyoruz.

Kitap fuarı ise geçmiş yıllarda çağrılan yazarların boy göstereceği bir etkinlik olacak. Kimler mi var? Elazığlı hukukçu yazar Metin Önal Mengüşoğlu, son günlerde sinemaya da çevrilen Aşıklar Bayramı kitabıyla Kemal Varol, üvey annesi Sıdıka Avar’dan da bildiğimiz Banu Avar ve öteki genelde muhafazakâr yazarlar…

Son zamanlarda kültürel niteliklerini yitirmiş, ticari, siyasi metalara döndürülmüş kitapları propaganda araçlarına çeviren, kitapları bir düşüncenin taşıyıcısı olarak gören muhafazakâr yayınevleri de ön planda gibi. Bunun dışında çocuk ve ders kitapları yayıncıları bulunuyor.

Bugün bu yayınevlerinin birçoğu, çevirmeni bilinmeyen, çevirileri bozan, yazım ve dili bilmeyenlerin faaliyet alanına dönü. Edebiyat, şiir, sanat, kültür arka planda hepsi düşüncelerini yayma ve para kazanma derdinde. Bu düşüncenin kanıksanması ve korunması bu olumsuz durumu daha da artırıyor.

Bunlar tabi ki tüccar düşünceli demokrat görünüşlü yazar ve yayınevlerince de pervasızca yapılıyor. Kısaca edebiyata, kitaba ticari bir meta olarak bakan salt muhafazakâr taraf değil, özgürlükçü, ilerici bilinen taraf da o hızla bu yolda ilerliyor...

Fuar işinin son derece planlı, kültüre, sanata, tarihe, kent kültürüne katkı verecek biçimde düzenlenmesi ve sürdürülmesi zorunlu. Hep aynı adların, aynı düşüncenin boy göstermesinin kente bir katkısı olmayacağı gibi kent kültürünü de geriletmekten başka bir işe yaramadığını yetkililer 60 yıldır anlayamadılar. Geçmiş yıllarda da çok başarısız örnekler gördük. Elazığ’a çok daha büyük etkinlikler yakışacaktır.

Bu toprakların insanları hoşgörülüdür, kültürü, müziği, sanatı, tarihi severler. Bize göre, hoşgörünün, insanlığın merkezi olan, her dinden, her türden insanın barış ve huzur içinde yaşadığı, sanatla, müzikle, edebiyatla, kültürle iç içe bir yaşam süren; insanının klarnet, piyano gibi her türden müzik aletlerini çalıp, türküler söylediği, hemen herkesin divan edebiyatından şiirleri ezberden bildiği bu kentin edebiyat-kitap-sanat dünyasındaki yeri fuarın kapsadığı bu dar çerçeveden çok daha geniş, çok daha niteliklidir.

Siyasal düşüncelerimizi, kaygılarımızı bir kenara koyarak bu evrensel bilincin yerleşmesini diliyorum.