Son olarak kendi saha ve seyircisi önünde oynadığı Kâhta 02 Spor’u yenerek iç sahada 3. Galibiyetini elde eden Elazığspor, ardından çıktığı 2 deplasman maçından eli boş dönerken “zaten deplasmanda başarısızız” demiş, evimizde oynadığımız maçları kazanırsak bize yeter diye düşünmüştük…
Olmadı, evdeki hesap çarşıya uymadı misâli; Elazığspor, Hendekspor’u yenemeyince 3 maçlık iç saha galibiyetleri serimiz de sona ermişti…
Ardından, Batman Petrolspor’a yine deplasmanda ve yine farklı mağlup olan Elazığspor’da; baktık ki iç sahada kaybettiğimiz puanları “telâfi” etme konusunda ne bir söylem var, ne de bir eylem?
Öyle ya, Elazığspor ister şampiyonluğa oynasın, ister küme düşmeme mücâdelesi versin, biz yıllardır tâkip ettiğimiz Bordo-Beyazlı Temsilcimizin yenildiği ya da berabere kaldığı bir maçtan sonra “kaybettiğimiz puanları telâfi edeceğiz” söylemlerini duyar, tıpkı futbolcularımız gibi hırslanırdık gelecek maç öncesinde?
Şimdi, Lider de olsa vasat bir takım olan Batman Petrol önünde izlediğimiz Elazığspor’un puan almaya, evinde kaybettiği puanları “telâfi” etmeye niyeti var mıydı, maçı seyrederken hissettiniz mi hiç?
Ne söylemini duyduk, ne de sahada eylemini gördük?
Fark etmiyor nasılsa, sadece maçın “bireysel hatalardan kaybedildiğine dâir” yorumları  duyduk!
Sonrası bir beklenti “alabileceğimiz kadar puan alacağız” demeçleri…
Neden, çünkü 3 maç var devre arasına, sonra herhalde; “Motorları maviliklere süreceğiz ve güzel günler, güneşli günler göreceğiz çocuklar!..”
***
Batman’da, Batmanlıları tenzîh ederek söyleyelim ki Batman Yeni Şehir Stadyumu tribünlerinde yer alan bir azınlığın, sahadaki 2 takımın bırakın “fair-play” tavırlarını, dostça, tertemiz bir müsabaka oynadıklarını görmeden, herhangi bir tahrik unsuru da olmadan, üstelik bir de 3-0 galip durumdayken; “Elazığ kümeye!” diye dakikalarca bağırmalarını yadırgadık doğrusu?..
Elazığspor deplasmandan döner gelir, “bizim çocuklar” belki Batman’da olan bitene sinirlenmeseler de içerlemişlerdir, Bld. Kütahyaspor’a sahayı dar ederler ve alırlar bir galibiyet, daha önceki puan kayıplarımızı telâfi ederler diye umut ettik ve bekledik?..
Yiğitcan ile Selim’in cezaları bitecek, Bld. Kütahyaspor’u yenmek için mücâdele edecektik!
Kimse söylemedi canım, biz öyle umut ettik ve söylem olmasa da sahada bir eylem olur belki diye bekledik?
***
Kalede Okan, geri dörtlüde Murathan, Yiğitcan, Muhammet DÜZGÜNER, Hasan, önliberoda Salih, orta sahada Sağda Fırat, ortada Cihan ile Selim, solda İzzet ve ileride Yusuf Ensarla yine klasik 4-1-4-1 dizilişiyle oyun alanına yayılan Elazığspor’da, Hendek’e takılan kadrodan sadece Ahmet ORMANOĞLU yerini Murathan’a bırakmıştı…
Aylardır isim listesinde göremediğimiz Cihan ASLAN 18’e girerken, birkaç hafta önce banko 11’de yer alan Ahmet ERTUĞRUL ile Muhammed Umut gibi bazı arkadaşları da sırra kadem basmışlardı?
Bir ara unuttuğumuz, rakibe yarı alanda pres yapan takım, baştan bize umut veren bir başlangıç yapsa da 10 dakikanın ardından saman alevi gibi içimiz geçti, rakip Bld Kütahya topa sahip olunca bizim çocuklar başta hücum özelliği olmak üzere etkisizleşti?
Aynı kadroda ısrar edilmesine rağmen Elazığspor’un uyumsuzluğu, vasat performanslarını dahi sergileyemeyen oyuncuların hâline bakınca, zihnimizde “özgüven” kaybı yaşadıklarına dâir ciddi endişeler belirdi?
Umutlarımızı yeşerten bir Salih izledim ki Allah nazarlardan korusun, ofansîf ve defansîf görevini harfiyen yerine getiren ve oyunu 2 yönlü oynayan bu genç kardeşim, her ne kadar “takım oyunu” desek de Bld Kütahya karşısında Elazığspor’u tek başına ayakta tutmak için bir dakika durmadı…
Salih’in çabasına karşılık, Selim dışında topu kontrol eden ve kullanmaya çalışan da olmayınca Elazığspor’un savunmadan doldur boşalt toplarla sözde atağa kalkışı, ileri 3’lümüz de dâhil olmak üzere fizikî dezavantajımız düşünüldüğünde topu ve oyunu rakibe teslim edişimizin ve aşırı top kaybedişimizin temel sebebiydi…
Uzatmaya gerek yok, kazanmamız gereken bir maçı 2 kez geriye düşmemize rağmen berabere bitirdik diye seviniyoruz?
***
Bld. Kütahya Maçı sonrasında Cafer hoca konuşuyordu yine; sonuç fark etmiyor nasılsa, sadece oynadığımız maçta “bireysel hatalardan gol yediğimize dâir” yorumları duyduk!
Sonrası bir beklenti “alabileceğimiz kadar puan alacağız” dedi hocamız yine…
Neden, çünkü 3 maç var devre arasına, sonra herhalde; “Motorları maviliklere süreceğiz ve güzel günler, güneşli günler göreceğiz çocuklar!..”
Herkes beklenti içerisine girince bizim çocuklar da beklemeye, maviliklere süreceğimiz motorlar da teklemeye başladı gibi!
Beklenti içerisine sokulanlar çok, çok da; Maviliklere sürecek motorları bulabilirsek tabii?