Büyük umutlarla ve halk oylaması ile geçmiş olduğumuz; Türkiye’mizi her alanda ileriye taşıyacak diye topluma lanse edilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, Türkiye'de 16 Nisan 2017 Referandumu'yla %51,41 oy oranı ile kabul edilmiş ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan bir hükümet sistemidir.

Uygulamaya başlanalı yaklaşık 3,5 yıl geçmesine rağmen şu an içinde bulunduğumuz durum ortadadır. Tüm toplumu zorlayan, bürokrasi ayrıntılarını sadeleştirmek, iş ve işlemleri hızlandırmak gibi vaatlerle yola çıkılan sistem, tek adam idaresine dönüşmüş, kuvvetler ve düşünceler ayrılığı sona ermiştir. Hatasız olduğunu, her yapılan hizmetin ben yaptım oldu mantalitesi ise genel olarak tüm kurumlara zarar vermektedir.

 

Devlet idaresinde ben yaptım oldu ya da muhalefetin gözlerinin içerisine bakıp inadına yapacağım denmesi ülkemize zarar vermekten öteye gidememektedir. Bu ortam dış kaynaklı yatırımcıların ülkeye olan güvenini de temelden sarsmaktadır. Bizim gibi ülkelerin özellikle dış kaynaklı yatırım alması çok önemlidir. Ülkede üretilen katma değeri yüksek ürünler, özellikle de markalı ürünler, ülke içinde istihdamı artırırken, ihraç getirisi ile de ülkeye döviz girişi sağlayacaktır.

 

Altı muhalefet partisi geçtiğimiz günlerde bir araya gelerek imzaladıkları, adına Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem dedikleri ve önümüzdeki seçimlerin vaatleri arasında bulunan sistemi kamuoyuna tanıttılar. Artıları ile sunulan bu sistemde; işleyiş noktasında mutlaka eksilerle karşılaşacağımızı umuyorum. Tamamen mükemmel bir sistemin getirilmesi ve uygulanması imkânsızdır. Bunun bir insanın tüm isteklerinin karşılanması ve artık mükemmelliğe ulaşması ile özdeşleştirebilirsiniz. Önemli olan ülke ve millet menfaatleri için en uygun olanı, mümkün olan en iyi şekilde uygulayabilmektir.

Halkın iradesinin sandığa yansıması esastır. Halk kendini temsil edecek vekillerini kendi belirlemelidir. İl içinde temayül yoklaması yaptırıp, bunun sonucunu dikkate almazsanız, parti başkanı veya yetkilisinin, halkın içine sinmeyen, benimsemediği veya daha önceden seçilmiş ve şehre bir katkı sağlamamış bir adayı tekrar önüne koyarsanız; halk bu kişiye oy verse bile irade sandığa yansımamış olmaktadır. Halktan alacağı oy ile seçilen vekil gerektiğinde halk için genel başkanına bile konuşacak cesarete erişecektir. Genel başkanın seçtiği, seçilmesi garanti vekiller sadece genel başkanın gözüne bakacaktır.

Sorun sistem adı değildir. Halkın iradesinin sandığa yansımamasıdır. Gücünü halktan alan vekiller ile sağlıklı sistemler yürütebilirsiniz.

 

Adına ne derseniz deyin; ister Cumhurbaşkanlığı Sistemi, ister Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi deyin önemli olan halka hesap verebilmenizdir.

 

Seçimlerde almış olduğunuz %51 oy size sınırsız bir yetki vermez. Halkın geri kalan %49’u ise size onay vermemiştir. Bunu aklınızdan çıkarmamanız gerekmektedir. %100 oy ile gelseniz bile mutlaka size bu oyu verenlere hesap vermeniz gerekmektedir.

Demokrasinin özelliklerini hiç düşündünüz mü? Ben kısa bir araştırmadan sonra şu bilgilere ulaştım. İktidarın seçim yoluyla değiştirilebilir olması ilkesi, güçler ayrılığı ilkesi, katılımcılık ilkesi, çok partili siyasal yaşam, hukukun üstünlüğü ilkesi, muhalefetin varlığı, çoğunluk ilkesi, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi...

Demokrasi gerçekten çok güzel, adına ne derseniz deyin...