​​​​​​Tarihsel bir geçmişi olan ve hemen yanı başımız sayılan bir coğrafyada başlayan bir savaş bizi doğrudan ve de dolaylı olarak oldukça etkileyeceğe benziyor. Ülkemizde üretim anlamında yaşanan ve tüm sektörlerde gözlemlediğimiz bariz dışa bağımlılık, krizlerin etkisi ile faturalarımızı kabartıyor. Bu kabarma hadisesinin bizleri boğacak noktaya ulaşması da pek zor görünmüyor.

Dolar, Euro ve Altın yönünü yükselişe çevirirken, özellikle dövize endeksli hesaplara verilen hazine garantisi bütün hesapları alt üst edeceğe benziyor.

Dolar endeksli ve geçiş garantili projeleri düşünmek bile istemiyorum. Tüm bu yaşananlar kâbus gibi milletimizin üstüne çökmüş vaziyette…

İnsan gururlanmak istiyor ancak ben bunun faturasını nasıl ödeyeceğim diye düşünmekten de kendisini alamıyor…

 

Zira tüm bunların faturasını ödeyecek olan bizleriz. Hepimizin cebinden, hatta doğmamış bebelerimizin borcudur bunlar…

Daha uygun yapılamaz mıydı? Ya da zamanı mıydı? Ayranı yokken içmeye, lüks araba ile gider gezmeye varıyor bu iş. Benzin zammından sonra arabasını çalıştırmaya çekinen vatandaşın, köprüden geçmeye, hem de dolar ile geçiş ücreti ödemeye takati kalmamıştır.

Şimdi yanı başımızda çıkan savaştan sonra doların nerede duracağını tahmin edebilen bir babayiğit varsa söylesin de sevinelim. Krizler yönetilebilir olmaktan çıkmıştır. Zor zamanlar ki bence tam da bu zamanlar için söylenen bir terim; ‘’Kullanılacak yedek akçelerin harcanacağı zamandır.’’ Tabi yedek akçeniz varsa?

Halka ümit veren, gelecek güzel günlerin müjdeleneceği yazıları elbette yazmak isterim; Ancak görünen köy de pek kılavuz istemiyor. Ne yapmaya çalışıyoruz inanın anlamış değilim!

Dünyada bu girdaptan kurtulabilen bir ülke örneği var mı? İnanın çok merak ediyorum.

Türk milleti tarih içerisinde defalarca mucizeler yaratmış, kendine dikilen kefenleri parçalamış, küllerinden yeniden doğmuş bir millettir.

Ekonomide de bunu yapabilecek miyiz? Çevresel ve küresel gelişmeler bunun için bize ne kadar bir şans yaratacak? Soru işaretlerinin bol olduğu bir dönem içerisindeyiz.

Bölgemiz geçmişte olduğu, bugün yaşadığımız gibi her zaman bu tür gelişmelere gebe bir bölgedir. Gelecekte de bu tarz olayların gerçekleşmeyeceğinin garantisini kimse veremez.

 

Bunun için bizim her zaman güçlü olmamız gerekmektedir. Ordumuzun güçlü olması gerekmektedir. Sanayimizin güçlü olması gerekmektedir. Kendi kendimize yetmek zorundayız. Kendi sanayimizi, özellikle savunma sanayimizi geliştirmek zorundayız. Gıdamızı kendimize yeter hatta çevremizdeki ülkeleri bile besleyecek noktalara taşımalıyız. Bunun için gerekli tüm güçlere sahibiz, yapmamız gereken aslında çok basit. Planlı programlı bir şekilde kendi öz kaynaklarımıza yönelmeliyiz.

Sözde stratejik ortaklarımızın çok yakın tarihlerde bize yapmış olduğu güzellikleri asla unutmamamız gerekmektedir!..

Bize savunmamız için silah vermeyen, askerimizi polisimizi öldürmeye çalışan teröriste yüzlerce tır dolusu bedava silah gönderen müttefiklerimize biz de gerektiği gibi, Türk Devleti’nin çıkarlarını en önde tutarak, anladıkları dilden davranmalıyız. Unutmamız lazım; ‘’Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.’’