1799 Yılı’nda Yusuf Ziya Paşa Camii ve külliyesi yeni bitirilmiş ve bir olasılık, azınlıklar da, Keban’ın bu imar ve ihya döneminden etkilenerek kiliselerini onarmak istemektedirler.
Dilekleri, Darphane Nazırı’na bildirilir. Bu isteklerinin temel dayanağı ‘bunların madende usta ve sanatkâr oldukları bu istekleri yapılmaz ise, üretimin zarar göreceği’ yönündedir. Yine de Nazır Emin’e sitem eder: ‘Sen kiliselerle uğraşıyorsun, kendi işlerinle uğraşmıyor, hazine göndermiyorsun’. Osmanlı’da azınlıkların; okul, kilise, vakıf gibi ortak binalarının inşası ve onarımında devletten izin almaları gerekirdi. Bu izin sıkı ve kesin kurallara bağlanmıştı. Saray hükmünde ‘bu izni şeriatın verdiğini’ belirtiyor, kuralların da uygulanacağını hatırlatıyor.
Keban’daki bu azınlık kiliselerinin adı ve mevkii bu dosyadaki belgelerde belirtilmiyor. Bugün ayakta olan, Çarşıbaşı mevkiindeki ‘Meryem Ana’ ve yıkıntıları mevcut, kilise Pınarı önündeki, ‘Garabet’ kiliseleri var. Bu yazışmalardan sonra, mevcut kiliselerin onarılıp onarılmadığı, ancak geniş bir arşiv çalışmasıyla saptanabilir.
Darphane Nazırı’nın Sadarete yazdığı Yazı
Maden-i Hümayun Emini Abdi Bey kulları tarafından vârit olan tahriratın hülâsasıdır ( FÎ. 14. Muharrem. SENE: 214)
Maden-i Hümayun Emininin Darphane-i Amire Nazırı Efendi tarafına gönderilen tahriratı hülâsasıdır emr ü ferman hazret-i men leh-ül- emrindir.
Keban Madeni’ninde sakin ve mütemekkin (yerleşik) Ermeniyan taifelerinin derûn-ı madende (maden ilçesinde) vâki (bulunan) iki adet kenîsa-i kadimeleri (eski kiliseleri) mürûr-ı ezman ile (zamanla) harâbe-müşrif (eskiyerek) ve münhedim (virân) olup ayîn-i âtılalarını (anlamsız ayinlerini) icrâ edemediklerine binâen perakende olacaklarından (dağılacaklarından) ve taife-i mesfûre ( bu gurup) maden-i hümayun hizmetinde kalcı (dökümcü) ve amele-i sairelerden (diğer işçilerden) olduğundan bahisle maden-i hümayunu kesr ü tedennîden (parçalanıp gerilemeden) vikayeten (koruyarak) zikr olunan (anılan) iki adet kenisâ (kilise) ber-heyet-i aslî (ilk şekli) ve vaz’-ı kadimeleri (eski durumları) üzere iktizâ eden (gereken) ta’mîr ve termîmine (onarılıp yenilenmesine) ruhsat-ı aliyye-i erzan (uygunluğu yüce izinle) buyurulmuş ; emin -i mûma-ileyhe (ilgili Emine) bir kıta kâimenin de Keban Madeni naibi bir kıta ilâmında tahrir ederler (yazarlar).
“VECH-İ ŞER’İ ÜZERE MÜSADE OLUNA. MADEN EMİNİ HAZİNE GÖNDERMEYÜP DE KİLİSE TAMİRİ İLÂMI GÖNDERİYOR. MADENLERİN KEYFİYYETİ NASILDIR? HAZİNE GELDİĞİ YOK BU NASIL ŞEYDİR?”
Keban’dan Yazılan İlk Onarım İsteği yazısı
Der-i Devlet mekîne arz-ı daî kemineleridir ki maden-i Keban’da sakin ve mütemekkin Ermeniyan taifelerinin derûn-ı madende vakî iki adet kenisâ-i kadimeleri harabe-müşrif olup münhedim olmağla ayinlerini icra edemediklerinden perakende ve perişan olmalarına ba’is ve ve bâdi olmağla taife-i mezbur maden-i hümayunda ekseriya biristed ve kalcı ve amele-i sairelerinden olduğundan maden-i mezburda vaki ashab-ı furûn taife-i mezburun perakende olmaları mucib-i tedenni-i maden olacağını ihbar ve ilhâh ve iltimas etmeleriyle kenisa-i kadimelerini heyet-i asli ve vaz-ı kadimi üzre tamir ve termimine ruhsat-ı aliyye-i erzanı buyurularak taife-i mezburlarına bir kıta emr ü celili şanı ihsan buyurulmak babında evvelki vaki’-ül hal bi-iltimas paye-i serir-i ala’ya arz ve ilam olunur baki emr ü ferman hazreti men’lehül emrindir.Tahriran : şehr-i evail-i zil’hicce-i şerif. SENE: Selâse, aşer ve mi’etan ve elf (Hicrî: 1213 Senesi, Zilhicce ayı başları)
MİLADÎ: 6-16 / 05 /1799
El-abd ed-dâi ed-devlet ül- aliyye-i Osman
Es-seyyid Şerif Mustafa el-mevsum-u alleme
Maden-i KEBAN
SARAYDAN KEBAN NAİBİNE YAZILAN HÜKMÜN SON BÖLÜMÜ
“...İki bâb-ı kenisanın (kilise binasının) vaz’-ı kadimi (eski hali) ve heyet-i aslisi (ilk şekli) üzere bilâ- tevsi (genişletilmeden) ve bilâ-terfi (yükseltilmeden) mesağ-ı şer’î (şer’en izinli) olduğu üzere tamir ve termimine (onarım ve bakımına) mâni olunmamak babında.” SENE: 1214 (Miladi:1800)