Transfer Yasağını kaldıran Elazığspor, 15 takviye transferle güçlendirdiği kadrosuyla 3. Lig’de kalmanın hesaplarını yapıyor şimdi…
“Müdâhil” olmalı Elazığspor’a diye her fırsatta göreve dâvet ettiklerimiz biraz erken davransalar, elbette bugün bu durumlara düşmeyecekti Bordo-Beyazlı Kulüp…
“Takım” demiyorum, zirâ kulüp kurumsal hüvîyette olsa; zâten takım da düzenli, güçlü ve sportîf bakımdan başarılı olurdu!..
Müdâhil olmakta geç kalınınca, ister istemez önce kulüp çıkmaza girdi, ona paralel olarak da takımın eli kolu bağlandı…
***
Daha 2 hafta öncesinde; “Elazığspor’un Geleceği” başlıklı yazımda; “Elazığspor’da gelinen noktaya baktığımızda “transfer tahtasının açılması” demek, Elazığspor’un kurtuluşu demek değil!..” ifâdeleriyle tehlikeye dikkât çekmiştim?
Kâğıt üzerinde “Spor-Toto” ya da  “iddaa” oynar gibi, rakip takım karşısında “favori” gösterilseniz de “oynanmayan maç kazanılmamıştır” örneğinde olduğu şekilde, sahada mücâdele etmeden kimseler puan vermiyor /  vermez size?
Oysa, beklentiler çok farklı tabii…
Elazığspor’un transferde 15 oyuncuyu renklerine bağladığını duyan, fikstür gereği oynanacak olan maçların rahatlıkla kazanılacağını düşünüyor ve bir büyük beklenti içerisine giriyor ister istemez?
Kazanılırsa mesele yok, ama kaybedildiği taktirde kabullenemiyor insanlar başarısızlığı!..
***
Ne yazık ki yapılan yanlışların bedelini Elazığspor ödüyor…
Elazığspor’un 3. Lig’e düşüşünü önleyemeyen Teknik Direktör Cafer AYDIN’ın yetersizliği ortadayken; O’nu tekrar göreve getirmek, üstelik tamamen bizim gençlerden oluşan bir kadroyu teslim etmek, 3 haftalık bir çıkış dışında her maçta biraz daha eriyen takımı bir ân önce kurtarmak dururken, aksine yanlışta ısrar etmek, elbette büyük hataydı!..
Elazığspor küme düşme hattında kalırken; “kendini kurtarmak için son 4 takımın hemen üstünde yer alan, Hendek, Bergama, Osmaniye ve Karaman’ı hedef alıp geçmek zorunda” dedik…
Ancak, maalesef Cafer AYDIN yönetiminde Bergama’ya 2 maçta yenildik, son olarak Osmaniye’yi yenemedik, Karaman’a yenildik ve bize doğrudan rakip olacak takımlara “cansuyu” misâli puanlar ikrâm ettikten sonra, nihâyet Cafer AYDIN’ı yolcu ettik?
Başka Teknik Direktör kalmamış gibi bir de Levent ERİŞ sevdası depreşti, bereket versin ki önce “bir sezonda 2 takım çalıştırma” kısıtlamasına takıldı, sonra her ne hikmeti varsa takımı tribünden yönetmesine bile razı olduğumuz bir para sevdâlısı, geçen sezon kaçarcasına uzaklaştığı Elazığspor’a dönmekten son anda vazgeçti?
***
Sportîf Direktör olarak görev üstlenen, aslında Pro-Lisans sahibi Teknik Direktör olan kendi evlâdımız  Alaattin TUTAŞ yönetiminde Kelkit Belediyespor karşısına çıkan Elazığspor, çok rahat, hatta farklı kazanacağı bir maçı ne yazık ki kaybetti?
“Rahat ve farklı kazanacağı” derken, güçlü rakibe karşı Elazığspor’un sezonun en atak oynadığı, en fazla ve net gol pozisyonu elde ettiği bir maçı kaybettiğini vurgulamak istiyorum…
Maçın özetini iyi izleyelim; Elazığspor’un 7 net gol pozisyonuna girdiğini, ancak bitirici vuruş eksikliği nedeniyle gole çeviremediği bu pozisyonların aksine, biri “duran top” olmak üzere 2.5 pozisyon verdiği rakibine yenildiğini göz ardı etmeyelim?
Birçok tâlihsizlik yaşadığımız Kelkit Belediyespor Maçı’nı neden kaybettiğimizi sorarsanız; Elazığspor yeni transferlerinin hepsini sahaya sürmek mecburiyetinde olmadığı halde, son 3 maçta uyumlu gençlerden forma giymesi gerekenleri unutup, takviye transferlere ağırlık verdi ve takım uyumunu ihmâl etti!
Boş kaleye gol vuruşu yapamayışımızın, rakip yedek kulübesinin tahriklerine kapılışımızın, hakemin kötü idâresine sinirlenip kırmızı kart görüşümüzün, maç sonunda sahaya girişimizin, Hıdır BİLEK Stadı koltuklarını kırıp döküşümüzün, kafa yarıp kan akıtışımızın bir tek sebebi var, Kelkit Belediyespor doğrudan yarıştığımız rakibimiz olmadığı halde bu müsabakayı “ölüm-kalım maçı” olarak görmek ve “aşırı motivasyon” derim!
Umarım aynı hataya bir daha düşmeyelim; Umudunuzu kaybetmeyin daha lig bitmedi, bu gerçeği de bilelim?