Önümüzdeki dönemde seçilen yeni milletvekillerimizden özellikle COVID-19 pandemisinden ve yaşanan deprem felaketlerinden sonra ilin sosyo-ekonomik yapısının yeniden ele alınmasını daha önce gündeme getirmiştik. Bunun için yapılması gerekenler için de fazla seçeneğimiz olmadığını biliyoruz. Bu nedenle yeni kaynak arayışları yerine mevcut potansiyelimizin iyi değerlendirilmesini öneriyoruz. Bunun için de kısa vadede öncelikli olarak turizm sektörünün öne çıkarılmasını dile getirmiştik. Çinlilere ait “kriz fırsatları” sözünü, kullanmak ve buna doğruluk kazandırmak adına bu fırsatın yeni dönemde göz önünde bulundurulmasını istiyoruz. Bu fırsatı değişim için iyi kullanabilirsek ilin ekonomik yapısında iyileşme ve gelişim yaratabileceğimize inanıyoruz.

Tarihi ve kültür zenginliğimize doğal güzelliğimizi de kattığımız zaman ilimizin turistik açıdan önemi ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle turizm konusunda önemli avantajlara sahip olan Elazığ bu potansiyeli iyi ve doğru bir biçimde değerlendirmelidir. Yeni şeyler icat etmeye ve kaynak arayışlarına girmeye gerek yok. Bunun için işe sadece eksiklikleri tamamlamak ve yanlışlıkları düzeltmekle başlayalım. Öncelikle kenti cazip kılan özelliklerin öne çıkarılması gerekmektedir. Bölgemiz önemli tarih ve kültür zenginliğine sahip, ancak biz bu hazinenin farkında değiliz. 2018 yılında “UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi”ne giren Harput, kadim medeniyetlerin kesişim noktasıdır. Paleotik dönemden Cumhuriyet dönemine kadar 13 medeniyete ev sahipliği yapmıştır. (*)

UNESCO sürecinin tarihi bir fırsat olarak değerlendirilmesi durumunda turizm sektörünü olumlu yönde etkileyeceği ve sektöre ciddi bir katkı vereceği görüşündeyiz. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan “Göbeklitepe”nin 3 milyona yakın ziyaretçi ağırladığı açıklanıyor. UNESCO nedeniyle Efes Antik Kenti ziyaretçi sayısını yüzde 30 artırdığı belirtilmektedir. Bu örneklerden hareketle UNESCO bereketinden bizim niye yararlanamadığımızı anlamakta zorluk çekiyoruz. Bu nedenle UNESCO fırsatını bizim de iyi değerlendirmemizi arzu ediyoruz. Sadece Harput değil, bölge ve ilçeler yaşanan eski uygarlıkların ve kültürlerin izlerini taşıyan yüzlerce tarihi ve kültürel eseri barındırmaktadır. Örneğin; Sivrice’de bulunan Hazar gölünde, doğal sit alanı olarak koruma altına alınan bir su altı şehri, bir “tarih ve kültür hazinesi” yatıyor. Yapılan araştırmalarda, gölün altında 2,5 kilometrekare alana yayılan bu eski yerleşim, yaklaşık 4 bin yıla uzanan tarihi ile müthiş bir zenginliğe sahiptir. (*)

Selçuklu, Bizans ve Osmanlı döneminden kalma izleri taşıyan ve birçok efsane ve hikâyeyi içinde barındıran buradaki gizem, tarih ve kültür turizmi yanı sıra dalış turizmi açısından da büyük bir önem taşımaktadır. Burada dünya dalış tutkunlarını buluşturabilir, “Hazarbaba dağı ve kayak merkezi” ile su ve dağ sporları potansiyelini iyi kullanabiliriz.

Bugüne kadar sıkça gündeme getirdiğimiz, ancak bu tarihi ve kültürel zenginliği bir türlü tanıtamadığımız ve sahip olduğumuz hikayeleri anlatamadığımız için ilimize gelen turist sayısı turistik potansiyelimizin çok gerisinde kaldı. İlin ekonomik gelişimi için başka seçenek görmediğimiz “turizm” sektörünün canlandırılması açısından herkese avucumuzun içindeki bu hazinenin değerini hatırlatmak istiyoruz. Tam da bu nedenle altını çizerek, mevcut turizm potansiyelimizin vakit geçirmeden devreye sokulmasını arzu ediyoruz. Aynı şeyleri yaparak, daha olumlu ve değişik sonuçları elde etmek için, hep birlikte farklı ve doğru şeyler yapmalıyız.

Kaynakça:

(*) Elazığ Gezi Rehberi