Mübarek Ramazan Ayı’na ulaşmanın sevincini, kursaklarımızda kalan eski Ramazanların tadı ile yaşıyoruz.

Bereketi ile gelen mübarek Ramazan Ayı, zammın bereketini de beraberinde getirdi.                                                    

Her gün duymaya alıştığımız zam haberleri, özellikle temel gıdalarda yaşadığımız yüksek zamlarla beraber artık uçuk noktalara taşınmış durumda.

Geçen gün market alışverişinde yaşadığım bir hadise ise durumun vahametini gözler önüne seriyor. Üç adet domates ve yedi adet bibere 30 Türk Lirası ödemenin şokunu yaşarken, hemen yanımda fiyatları izlerken adeta far ışığı görmüş tavşan gibi dona kalan bir vatandaş ise kendi kendine konuşuyordu. Biz seçtik geldi başımıza kondu tabiri ile bilinçaltı pişmanlığını istem dışı dile vururken, bu serzenişleri duyup ta üzülmemek mümkün olmuyordu. Vatandaş iyi niyet ile severek oy vermişti. Oy verdiği partinin ve liderin arkasında duruyordu, ancak artık ayakta duracak takati kalmamıştı!

Ramazan ayında temel gıda maddelerine gelen fahiş zamlara mı yansaydı? Elektrik’e, Doğalgaz’a, İnternet’e gelen zamlar kuşa dönen gelirini nereye nasıl harcayacağını hesaplayamayan vatandaş, kendi kendine serzenişlere başlamıştı!

Durum onu gösteriyor ki halkın geçim ile ilgili ciddi sıkıntıları var ve bunu dile getirmeye başlamıştır. Bunun ileride durdurulamaması, bu sesin git gide daha yükselmesinin sonuçlarını görmek ve de yaşamak istemiyoruz.

Vatandaşın ödediği tüm kalemlere de ekstra zam gelmiştir. Servis ücretlerinden tutun da, çocuğuna almış olduğu ders kitaplarına kadar tüm kalemler zamlanmıştır.

Zammı yerinde duran ve ilk aldığı artırımı sabit kalan tek şey ise almış olduğu maaşıdır. Ücretli çalışanların ortak temennisi; bana zam yapmasınlar ancak başka hiçbir şeye de zam gelmesin…

Bu serzeniş gerçekten üzerinde çok düşünülmesi gereken bir durumdur.

Toplumun akıl sağlığını etkileyebilecek gelişmeler yaşanmaktadır. Bir gün asgari ücrete ara zam haberlerini basına sızdıran yetkililer, birkaç gün sonra Cumhurbaşkanının açıklamalarıyla yaşadıkları soğuk duş etkisi ile ne yapacaklarını düşünmektedirler. Milletin ayarları ile bu kadar oynanması hoş değildir. Yapmayın efendiler, bu Aziz Millete bu kadar yüklenmeyin.

Ülke içindeki sıkıntıları sadece bir kesime yüklemeye çalışırsanız, bu işin sonunun nereye varacağını tahmin bile edemezsiniz.

Acilen, Devlet toplu olarak tasarrufa gitmelidir. Hazineye ve bütçeye yük getiren, zamansız ve israf şeklindeki yatırımlar yeniden gözden geçirilerek, milletin menfaatleri ön planda tutularak yeniden düzenlenmelidir.

***

Ramazan ayı içerisinde karşımıza çıkan fırsatları iyi değerlendirmeliyiz. Bu mübarek ay içerisinde çevremizde bulunan, yardıma muhtaç ve ihtiyaç sahibi kişi ve ailelere ulaşarak, gücümüz nispetinde onlara yardımcı olmalıyız. Hayırlarımıza da zam yapmalıyız. Belki de bizi, Allah (c.c.) katında değerli kılabilecek tek tür zam, hayırlarımıza yapmış olduğumuz zam olacaktır. Dinimiz her zaman yardımlaşmayı emretmiş; Komşusu aç iken, tok uyuyan bizden değildir diyerek yardımlaşmanın önemi ve değerine değinmiştir.