Tarih belli, iktidarın adayı belli ama ne gariptir ki muhalefetin adayı henüz netleşmedi! İktidarın adayı, iktidarın küçük ortağı bir parti tarafından daha büyük bir şevk ve heyecan ile tanıtılsa da kanunen aday olup olamayacağı, hukuk insanları tarafından çok tartışılıyor.

İstatistiklerin, genelgelerin, kanunların kişiye göre yorumlandığı güzel ülkemizde ben şahsen iktidar adayının seçimlere gireceğine kesin gözüyle bakıyorum.

Kalkıp da “haklısınız beyler, bu kanun açıkça benim üçüncü sefer tekrar cumhurbaşkanı olamayacağımı söylüyor. Ben artık bir kenara geçeyim, emeklilikte şöyle bir ayaklarımı uzatıp dinleneyim…” Demeyeceğini, dile gelse kundaktaki bebek bile söyleyecektir. Hangi kanalı açsanız karşınızda, hangi haberde adı geçmiyor? Bence elinden gelse ve sağlığı yerinde olsa üç seçim değil, otuz üç seçime bile girmek isteyecektir.

İktidar ve koltuk hırsı nasıl bir şey hiç merak etmiyorum. Ülkemizde bu artık kronik bir hâl almış… Koltuk küçük olsun büyük olsun fark etmez, büyüsü ile insanların aklını başından alıyor. Bir oturan kalkmayı aklının ucundan dahi geçirmiyor. “Ben bu işi nasıl yapıyorum? İnsanlara faydam oluyor mu? Ülke veya il ne hâldedir?” Diye kendine soran yok. Koltuktaki işini en iyi yapandır. Ne ondan önce ve ne de ondan sonra bu işi bu kadar iyi yapabilecek başka insan yoktur.

Reisicumhur olmak ise başlı başına çok zor bir makamdır. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçilmeden önce biraz daha sembolik bir makam olsa da, yapılan son değişiklikten sonra yetkileri çok artmış, adeta ülkede tek hâkim olma noktasına ulaşmıştır. Düşünsenize tek kelime ile millet meclisini ve beraberinde kendisini feshederek ülkeyi seçime götürebilmektedir.

Halkın egemenliğinin konuştuğu seçimlerde bile; istemediği bir sonuç çıkınca tekrar seçime gitme seçeneğini masaya sürecek kadar yetkili ve cüretkâr olabilmektedir. Bunu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde hep beraber yaşadık. Sandık aynı sandık, seçmen aynı seçmen; Belediye Başkanı seçimini kabul etmiyor, Belediye Meclis üyesi seçimini kabul ediyor…

Niye olduğunu düşündünüz mü? Belediye Meclisinde kazandığını kaybetmek istemiyor…

Ya bir fırsatını bulup Belediye Başkanını da alabilirsem derdinde…

Ve yarın görevden alsam Belediye Meclisi çoğunluğu bende nasıl olsa hesapları…

Reis-i Cumhur vatandaşlarını kucaklamalıdır! Bir babanın evlatları arasında ayırım yapması nasıl hoş bir durum değilse; bir Cumhurbaşkanının da bu ülkede yaşayan insanları ayırarak kutuplaştırması hoş değildir. Zillet ittifakı vb. yakıştırmalar, bir Cumhurbaşkanına yakışan sözler değildir. Söylenmemelidir.

Siyaset ile uğraşan insanların ağızlarından çıkacak kelimelere çok dikkat etmesi gerektiğine inanan bir insanım. Geçmişte her türlü hakareti, aşağılamayı yaptığınız bir insan ile bugün el sıkışmak, objektiflere sahte gülücükler ile poz vermek zorunda kalmak, gerçekten en hafif tabiri ile yakışıksız bir hâl içinde olmak diye özetlenebilir. Yaklaşan seçimlerde, ülkemiz ve vatandaşlarımız için en iyisi, en hayırlısı olabilecek sonucun çıkmasını arzu ediyoruz. Ülke hepimizin. Devlet hepimizin. Reis-i Cumhur hepimizin. Bizim töremiz bunu emrediyor.