Son haftalardaki ekonomik dalgalanmaların durulacağını beklemek saflıktan öteye gidememektir. Ülkelerin bu gibi durumlara müdahale edebilecek güçleri ve malzemeleri olmadığı zamanlarda ise yapılması gereken, bir noktada gidişata dur diyebilmek ya da daha anlaşılır ifade ile ülkeyi seçime götürmektir.

Yanlışta ısrar sizi zarara sürükler. Misal, pilot değilsen uçak uçurmaman lazım… Uçağa binmek isteyen tüm yolcular ısrar etse bile olmaz, olmamalı… Doktor olmayan birinin ameliyata girdiğini düşünsenize. Düşünmek bile ürpertici olabiliyor. Teknik olmasın konumuz, çiftçi değilsen ekin ekmemelisin. Ne zaman tarlayı süreceğini ne zaman gübre atacağını bilmen lazım. Ürünün yetişmediği zaman suçlu aramamak için. İşini bileceksin vesselam. Kimse de kimsenin işine karışmamalı.

Siyaset siyasetçilerin işidir mesela. Vatan sevgisi ise her şeyin üstündedir. Siyasetçi, Vatanın ve Memleketin çıkarlarına ters düşecek her türlü hareketin önünde durmalıdır. Tabii ki tek başına olmak da çok zordur. Yanlış yönlendirilen, kendisine doğru veri aktarılmayan siyasetçi başka telden vurmaya devam eder. Birilerinin, özellikle de yakın çalışma arkadaşlarının, açık yüreklilik ve sorumlulukla liderine gerçekleri söylemesi zorunludur.

Fransız İhtilali olmadan evvel Kraliçe Marie Antoinette’yi uyaran danışmanları; ‘’Kraliçem Fransız Halkı ekmek bulamıyor’’ Sözlerine karşılık Kraliçe’de; ‘’O zaman pasta yesinler...’’ Deyişi ve olayın Fransız ihtilali ile sonuçlanması tarihsel bir ders niteliğindedir.

Rahmetli Süleyman Demirel’in; Tencerenin sallayamayacağı iktidar yoktur. Sözü de bu manada dikkate değerdir. Siyasetçi halkın içinde ve nabzını tutabilmelidir. Asgari ücretle geçinebilecek Milletvekili, halkın gerçekleri ile yüzleşebilecektir.

İslam’ın ve toplumsal değerlerinde seçim malzemesi olarak kullanılmaması lazım. İslam gibi yüce bir değerin, siyaset gibi bir işleyişle iç içe olması kötü sonuçlar doğuruyor ve doğuracaktır. Gelişmiş toplumlarda yönetime aday olan siyasetçi yapacağı hizmetleri ön plana çıkararak bunları halka anlatmalıdır. Ekonomiyi nasıl düzelteceği, işsizliğe nasıl çözüm bulacağını, çevreye nasıl daha saygılı olacağını, adalet mekanizmasını nasıl daha verimli çalıştıracağını, insani ve toplumsal değerlerin nasıl daha iyi noktalara taşınacağını anlatabilmeli ve bu yönde çalışabilmelidir. Elazığ’a kaç tane fabrika kuracağım ve bunun için ne gibi çalışmalar yapacağım diyen siyasetçi benim dikkatimi çekiyor. Ancak seçim öncesi yatırımcılarla poz verip seçim sonrası kaybolan siyasetçileri de unutmamak lazım diye düşünüyorum.

Yeni neslin, özellikle de bu seçimlerde ilk defa oy kullanacak gençlerin bu konularda daha duyarlı olduğunu gözlemliyorum. Basmakalıp açıklamalar artık bu kitleyi etkilemiyor. Balık hafızalı değiller. Sorguluyorlar, araştırıyorlar. İnternet gibi bir nimeti verimli kullanabiliyorlar. Bir liderin on yıllar evvel yapmış olduğu bir açıklamayı pat diye yüzünüze vurabiliyorlar. Bilgili, donanımlı ve zekiler.

Bu seçim rüzgârları sert eseceğe benziyor. İktidar cephesinin normal zamanında yapılacağını söylediği seçimler; Ekonominin bu şekilde gitmesi ile belki daha erkene alınabilir. Zira muhalefet bu konuda baskıya devam ediyor. En güzel güneşler, en sert fırtınalı gecelerin sabahında doğar. Vatanımız ve Milletimiz için en iyisinin olması dileği ile.