Vatandaşın diline dolandırılmaya çalışılan, mantık sınırlarını zorlayan gelişmeler yaşadığımız şu günlerde, yalaka zevatın ağzından düşürmediği lakırdıları sizlerle paylaşmak istedim…

Nedir çektiğimiz şu üç harflilerden…

Kafalarına göre iş yapıyorlar!

Zam dalgasının sorumlusu oldukları yetmezmiş gibi birde açıklama yapıyorlar. Suç kendilerinin değilmiş, efendim ürünü tarlada bedava alsalar bile raflara yerleştirmeleri kilogram başına yaklaşık 7- 8 lira maliyet oluyormuş, bak bak bak…

Mağazada ürünü raflarında bedava verseler ne olacak ki? Yıllardır kazandıkları yetmez mi? Onlara saysınlar. Seçim sonrası Allah kerim. Hem ülkenin beka sorunu var bunu nasıl göremiyorlar! Yaptıkları bu fahiş karların, ülkeyi ne hale getirdiğini göremiyorlar mı? Vatandaşa bu kadar maliyet yüklemenin ne anlamı var? Daha az kar etseler ne olacak ki? Bunlarda Cin olmadan adam çarpmaya kalkıyorlar.”

Sözleri kulaklarınıza çarpmadıysa şanslısınız. Seçim ortamı yaklaştıkça biri ya da birileri mevcut sıkıntıları birilerine fatura edebilmek namına daha birçok enstrüman kullanacaktır.

İçinde bulunduğumuz ekonomik şartların kötü yönetim ve alınan yanlış kararlardan değil de, bir başka suçlu bulunarak üzerine yıkılmaya çalışılması, artık alışageldiğimiz bir siyasi hareketin sonucudur.

Başarılı olunmuşsa bu bizim eserimiz…

Sonuç kötü olmuşsa ya dış güçler veyahut onun maşası olanlar tarafından meydana getirilmiş bir durum ile karşı karşıyasınızdır. O kadar!

Doğruyu biz yaparız. Yanlış yapmışsanız bu kesin sizin yüzünüzdendir.

Bazı siyasi aktörlerin de bu işe dâhil olma hevesi ise ülkeyi daha zor durumlara sokacağa benziyor. Oy artırmak için tüm çareleri tükenen yapılar, çareyi iktidar yanlısı açıklamalarla, iktidarın yanlış dediğine, “Evet bu yanlıştır. Yapan zillet içindedir. Haddini bil ey gafil” gibi sert açıklamalar yapabilmektedir. Yapılan bu sert açıklamalar, ülkeye faydadan çok zarar verecektir.

İçinde bulunduğumuz durumun rehaveti korkunç bir hal almıştır. Bir ürünün veya üretilmesi noktasında ve son kullanıcıya ulaşması noktasında ortaya çıkan maliyetin ve bu maliyetlerin günden güne yükseldiğinden bir haber iktidar, eğer bunu bilerek söylüyorsa vahim bir durum ortaya çıkıyor, ancak bilmeden söylüyorsa bu daha da vahim bir durum… 

Sükûnetle ve aciliyetle üreticinin içerisinde bulunduğu zor durumu anlaşılmalı ve bu durumun düzeltilebilmesi için gereken tedbirler alınmalıdır. 

Tarihe bakmakta fayda var. 1789 yılında Fransa’da patlak veren meşhur Fransız İhtilali öncesinde yaşanılmış bir hikâye aklıma geldi. Fransız Kraliçesi Marie Antoinette, (kendisi son kraliçe olup ihtilal sonunda giyotinle idam edilmiştir) ihtilal öncesinde kendisini uyaran danışmanları, halkın durumunun çok zor olduğunu, halkın açlık çektiğini, yiyecek ekmek bulamadıklarını söylediklerinde, tarihe geçen o meşhur sözünü söylemiştir…

Ekmek bulamıyorlarsa Pasta yesinler…

Sorunun kaynağında çözülmesi elzemdir. Üreten ve üretmek isteyeni desteklemeli, daha fazla üretim yapabilmesinin önü açılmalıdır.

Marketlerin ise bu konuda herhangi bir suçu olduğunu düşünmüyorum. Zira suç marketlerde olsa idi, yakın zamanda açılan Tarım Kredi Kooperatifleri marketleri piyasanın çok altında ürün satmaları gerekirdi. Birçok ürün üç harfli diye tabir edilen marketler ile hemen hemen aynı, bazı ürünlerde ise çok da cazip olmayan cüzi indirimlere rast gelebiliyorsunuz.

Ülkemizin ve üreticilerimizin değerinin bilip onları koruyalım. Hiçbir şey için çok geç değil.