Yavuz DONAT eski ve tecrübeli bir gazeteci.
İlk yazılarını hatırlıyorum...
TBMM’de siyâsîlerin buruşturup attığı kâğıtlardan bile notlar çıkarır, köşesinde yayınlardı.
Basit ve kısa cümlelerle siyâsi mesajlar veren, ama edebî özelliği olmayan yazılar…
Sonra başta her yıl Kemâliye olmak üzere Anadolu’da uğranılan ve ağırlanılan yerlere geziler, Milletvekili Genel Seçimleri’nden önce şehirlerden, halkın nabzının tutulduğuna dâir notlar…
Köşesinin yer aldığı bir gazete küpürünü hâlâ saklarım…
Mehmet AĞAR’ın fotoğrafının altına Elazığ İstasyon Meydanı’nda düzenlediği mitingte, boynundaki Elazığspor atkısıyla hitap ettiği halka, 2013-2014 Futbol Sezonu’nda Süper Lig’de olan ve küme düşmeme mücâdelesi veren Elazığsporla ilgileneceği sözünü verdiğini yazmıştı…
“Pazartesi ilk işimiz o olacak…” diye?
Sonuçta; bir gün sonra Elazığspor deplasmanda Denizlispor’a 3-0 yenildi ve 3 maç sonra da sezon sonunda küme düştü!
***
Aradan yıllar geçti, geçen gün bir arkadaşımın gönderdiği linkten Yavuz DONAT’ın Elazığ’a geldiğini ve kaleme aldığı mâlum yazılarından birinin de gazetesinde iki gün üst üste yayınlandığını gördüm…
Sayın DONAT’ın yazısına konu olmakla, Elazığ’ın tanıtımının yapıldığı düşüncesinde olanlara saygı duyarım.
Ancak, yıllardır vatandaşımızın tatmin ve mutlu olduğu bu yöntemin gerçek anlamda Elazığ’a somut katma değerinin ne olduğunu düşünüp, sorgulamak gerektiğine inanıyorum.
Mesela siz, sözgelimi Yavuz DONAT’ın G. Antep ya da D. Bakır’dan notlar sunduğu bir yazıyı okuyor musunuz / okur musunuz?
Sayın DONAT’ın yazısına bakıldığında Elazığ’a öyle güzellemeler yapılmış ki kanatlanmış uçuyoruz!
“Seralarda üretilen, Elazığ’ın kışlık ihtiyacını karşıladıktan sonra yurtdışına satılan, ihracatta alıcısı çok olan domates!..”
Deprem’den sonra yapılan ve depremzelere indirimli verilen 21 bin konut ve kentsel dönüşümden halk öylesine memnunmuş ki Elazığ yenilenmiş ve yeni yıla morâlli giriyormuş!..
“Üretim ve ihracatta tam gaz Elazığ!..”
Tabii ETSO Başkanımız mihmandarlık yapınca “80 ülkeye mermer ihracatımız ile Elazığ Vişnesi’nin ABD Senato Salonu ile Kâbe’de Safa ile Merve arasındaki koridorun duvarlarını kapladığı” bilgisi de tüyo olmuş Yavuz DONAT’a!
İkinci gün devam eden yazıda Sayın Valimizin Palu’da aşıya karşı olan direnci kırmak amacıyla bizzat aşısını bu ilçemizde olduğu ve aşı oranının bu sayede yükseldiği anlatılıyor!
Organize Sanayimiz; tekstildeki istihdam, ayrıca mobilya, inşaat malzemesi ve mermer ile ön plâna çıkarılıyor?
Ve yazı dizisi her ne kadar yazar diyette olduğunu belirtse de Elazığ’ın zengin mutfağından bizim bile bu yaşımıza dek duymadığımız (!) bazı yemek çeşitlerinin de isimlerinin sıralanmasıyla, “Besi OSB”nin henüz proje de olsa, “bölgede hayvancılık önemli bir gelir kaynağı” diye satırbaşı olarak sunulmasıyla devam ediyor!..
Eskiden Mehmet AĞAR’a düzülen övgü, “İmparator” başlığıyla Necati ÇETİNKAYA’ya lâyık görülüyor?
***
Yazının sonunda; Elazığ’da tek sorunun Türkiye’nin de kanayan yarası olan “işsizlik” olduğu belirtiliyor, bir de ETSO Başkanımız Asilhan ARSLAN’ın “kalifiye eleman açığı” ile meslek eğitimi sorununun çözümü hâlinde “dünyaya meydan okuyacağımıza dâir” iddialı sözüne yer veriliyor!
***
Yavuz DONAT, her ne kadar “güzelleme” türü formatında yazılar kaleme almış olsa da meslektaşı Yalçın BAYER’in yazılarına şöyle bir göz atsa, belki Elazığ’ın yıllardır çözülemeyen kronikleşmiş sorunlarından birkaçından haberdâr olabilirdi?
Yazılan güzel ve olumlu gelişmeler de bizim elbette, yazılmasından ve gündeme taşınmasından memleketimiz adına yarar umarız ama; “Elazığ’da her şey tozpembe” değil, vurgulandığı gibi “Gakgoş’un morâli yerinde” değil ki arkadaş?
Algı oluşturmaksa maksat, Elazığ’a ve Elazığlı’ya yararı ne?
Oysa; Deprem mağduru olanlar, evi ve işyeri kaybolanlar, esnaf olup da zarar gören, çile çekenler, sokağından ve mahallesinden olanlar, çocuğunu gönderecek okulu olmayanlar, hâlâ konteynerlerde hayat sürenler, DSİ 9. Bölge Müdürlüğü’ne sahip olmasına rağmen Uluova ile Kuzova gibi iki büyük ovada susuzluktan kırılan, bırakın tarımı ve kullanımı, Hamzabey Barajı’nda su tükendi diye şehir merkezinde dahi içme suyu bulamayanlar, depremden ya da umudunu kestiği için memleketinden kaçanlar, yıllardır kent merkezinde kalan çimento fabrikasının tozundan, Şorşor’un kokusundan kurtulamayanlar, Karayolları 8. Bölge Müdürlüğü’ne sâhip olmasına rağmen Güney Çevre Yolu’na güvenli bağlantı yapamayan, Kuzey Çevre Yolu’nu hizmete açamayanlar, bu çağda kurumlar “saray” denilen yapılarda hizmet verirken, Millî Eğitim Müdürlüğü ile bir Öğretmenevi için yıllardır bina bulamayanlar, eşi benzeri bulunmayan doğal zenginlikleri ile kültürel varlıklarına rağmen komşularının çeyreği kadar yerli ya da yabancı turist çekemeyenler, 1930’lardan beri uçakları dolu uçsa da, günümüzde pist sayısı artırılsa da, 2010 Yılı’nda inşa edilen tek kapılı terminali yetersiz kalan havalimanıyla gururlananlar ve azalan nüfuslarıyla ilçeleri boşalan insanlar, yaşamıyor mu bu memlekette?
Son olarak, hep desteklediğimiz ve Elazığ adına umutvar olduğumuz ETSO Başkanı Asilhan ARSLAN’a bir soru yönelterek bitirelim bu sayfalar dolusu sıralayabileceğimiz sorunlarımızı…
Elazığspor’a neden değinmemiş Yavuz DONAT?
Doğu Anadolu’nun Süper Lig’deki tek temsilcisiyken söz verilen stadyumunun 11 yıl sonra neden hâlâ bitirilemediğini ve TFF 1. Lig’deyken “Elazığspor kapatılamaz!” diye ayağa kalkan ve bulunup buluşturulan meblağların elinden alınmasına karşı sessiz kalan ve razı olan ETSO Başkanı Asilhan ARSLAN’ın, bugün aynı Elazığspor’un TFF 3. Lig’den amatör lige düşme ve kapanma tehlikesine karşı niçin suskun olduğu tüyosunu neden vermediniz Yavuz DONAT’a?
Elazığspor’a karşı neden kayıtsız kalıyorsunuz bugün, sevginiz mi azaldı?
Yoksa, o günlerde Elazığspor konusunda sizinle birlikte hareket eden dönemin valisinin, 20 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen depremin daha ilk saatlerinde basın toplantısı başlamak üzereyken açık unutulan mikrofonlardan bakana fısıldadığı ve tüm ülkenin duyduğu; “Algı iyi!..” sözündeki maksat mı geçerliydi Elazığ ve Elazığspor için?