TÜH KAÇIRDIM!

Heyecanla beklenen Belediye ve İl Genel Meclisi adayları listeleri açıklandı. Tüh! Hiçbiri beni listesine almadı. Halbuki kaç sefer buradan zarf attım? Niye bir listeye kapağı atamadım bili misiz? Birinci sebep müracaat etmedim, ikinci sebep müracaat etseydim bile herhangi bir siyasi partide akrabam ve yakınım kimsem yoktu! Zaten girme şansız pek olmazdı! Tabi bu bütün partiler için değil birkaç parti için geçerli…

Gardaş ne yapam? Bizim sülalede hiç siyasetçi yok ki…

Bizimkilere elli defa dedim, yav bari bir tanez partilerden birin de siyasetle uğraşın ve bizim de önümüzü açın. Kalkmış gitmişler esnaf olmuşlar, memur olmuşlar ve işçi olmuşlar. Rahmetli babam biraz siyasetle uğraşmış, İl Genel Meclis Üyesi ve Belediye Başkan Danışmanı olmuş ama onunda bana pek faydası olmazdı çünkü babam rahmetli olalı 25 sene oldu. Neyse ben yine de ümidimi kaybetmiyem! Daha gencim belki bir gün kader bana da güler, siyasette önüm açılır. Aman ha bir yerlerden akrabam filan çıkarsa ben de listelerden birine kapağı atarsam bana oy vermeyi unutmuyasız! Hangi parti diye de sormuyasız. Mahalli seçimler de parti önemli değil adaya oy verisiz. Bak görmisiz mi? Listeler kesinleşene kadar aday adayları kapı kapı dolaşıp, herhangi bir partiye kapağı atıp oradan aday oldular. Zavallı seçmenleri de adayın peşi sıra dolanıp durdular!

BAKAN GELİR HOŞ GELİR

Evet bu aralar Elazığ’a Bakanların biri geli biri gidi...

Belki de Elazığ Havalimanı’nda karşılaşan bakanlar bile olmuştur hatta birbirlerine sormuşlardır;

- ‘’Hayırdır bakanım sizin Elazığ’da ne işiniz vardı?’’

- ‘’Yav Gardaş buranın orciğini çok methetmişlerdi onun için orcik almaya gelmiştim.’’

Soruyu soran bakan da tesadüfe bak bende orcik almaya gelmiştim demiştir…

Yine bir bakan diğer bakana, ‘’Sekiz köşe şapkan da çok yakışmış, hayırlı olsun demiştir’’ ve ‘’Bana da taktılar ama benim ki biraz bol geldi valizime koydum hele dönem gidem ilerde kafam biraz büyüyünce takarım eğer gene olmazsa kayınıma veririm’’ demiştir.

İşte böyle Gardaş…

Ne yazık ki yıllardır bir bakan çıkaramayınca, anca gelip giden bakanlara bakıp kendimizi avutup durik. Ben yine de ümidimi kaybetmiş değilim! İllaki bir gün bir bakan çıkaracağız. Daha görür müyüm, görmez miyim, yoksa görmek torunlarıma mı nasip olur onu da Allah bilir…

Bak aklıma şimdi geldi…

23 sene önce yeni doğan bir çağayı bu iş için hazırlamaya başlasaydık, iyice özenip bezenip dört dörtlük yetiştirseydik, her günde kulağına üfürüp, ‘’Sen büyüyünce Bakan olacaksın, Bakan olacaksın’’ deseydik belki de o şartlarda yetişen çağa üç beş seneye kalmaz Bakan olurdu ve bizim de hayalimiz gerçekleşirdi…

Herhalde geç kaldık. Mecburen yetişmiş bir Elazığlı bulup Bakan yaptırmaktan başka çaremiz kalmadı. Daha sizde her gün dua edin ki Elazığlı biri Bakan olsun. Yoksa benim gibi çoğu insan Elazığlı bir Bakan göremeden gözü açık gidecek.

SÜPER KUPA

Süper kupa finali Şanlıurfa’ya gitti. Şimdi ben ‘’Sahipsiz Elazığ’’ desem birileri kızacak onun için sahipsiz demim. ‘’Sahiplerimiz Nerede?’’ diyim. Nasıl ifadem güzel oldu mu? Bakın sahipsiz demedim. Daha bana kimse kızamaz, kerata da diyemez. Şimdi gelelim Final Şanlıurfa’ya giderken sahiplerimizin nerde olduğuna…

En son gördüğümde, şehirde Belediye Başkan adaylarının peşinde sokaklarda gezilerdi. Seçim bitince de doğru Ankara’ya…   

Kaldık mı yine dertlerimizle baş başa!…

İKRAMİYE!

Emeklerinin bayram ikramiyesi 3 bin TL olmuş…

Hele bana biraz akıl verin, ben bu parayı nasıl yiyem?

Ben bu parayı nerelerde harcayam, artanı ne yapam?

Hayır yani, para elim de kalırsa ben öldükten sonra varislerim paylaşamaz ve birbirlerine düşerler. Aile içinde huzur kalmaz. Onun için yemeden bırakmak istemim. Ailemin huzuru paradan daha önemli. Şimdi kalkıp kurban almaya gitsem koyunlar bana güler! Derler ki, ‘’Dayı sen kafayı mı yedin, senin paran burada geçmez, bu parayla tavuk kümesine git!’’

Olmadı balık haline gidem!

Hani diyim birkaç arkadaş bir kebapçıya mı gitsek?

Oraya da gitsem kesin gene askıda kalırım!

En iyisi üstünü tamamlayam çeyrek alam, ölmezsem ileriki zamanlar da biriktirdiklerimle bir kurban alırım. Birkaç seneye kalmaz kurban parasını biriktiririm…

HAFTANIN FOTOĞRAFI:

(1938 Senesi’nde çekilen bu fotoğrafta İzmirli bir muhtar ile İzmir’de görev yapan Elazığlı öğretmen Ömer Fikri Güler yan yana…)