PEYNİRLİ EKMEK

Peynirli Ekmek ne Seferoğluları’nın ne de Tellioğuları’nındır…

Peynirli Ekmek Elazığ’ındır!

Başka şehirler ‘Coğrafi İşaret’ de alsa, tescil etse bile tüm Türkiye’de Peynirli Ekmek denilince akla gelen ilk şehir Elazığ’dır!

Türkiye’nin hangi şehrinde bir Elazığ Derneği varsa ya da Elazığlı birinin fırını varsa gidin sorun ve görün her ayın 23’ün de Peynirli Ekmek günü yapilidir…

Valla Gardaş size bişe diyem, gelin Elazığ’a verin bir çağanın eline taze peynir ile toz şekeri götürsün herhangi bir fırına fırıncı hiçbir şey sormadan alır o malzemeleri hemen Peynirli Ekmek yapar yollar. Yav biz de çağanın dişleri çıkıp, yemek yemeye başlayınca hemen ağzına peynirli ekmeği tıkarlar. Ha dişleri çıkmamışsa çaya bandırır öyle verirler ve çağa çiğnemeden yutar! Vermesen sabahlara kadar zırlar durur. Yetişkinlerimiz hastalık, şeker filan dinlemez ölürsem Peynirli Ekmek yüzünden ölem deyip yumulurlar. Yaşlılarımız da der ki hele çağam bahan peynirli ekmek getirin yiyem de ölem.

Şimdi Elazığ’da destansı hikayeleri olan Peynirli Ekmeğe komşu sen sahip çık! Oldu mu yani?

ALKOL MUAYENESİ

Ben ne talihsiz adamım!

Doktor muayenesinden kaçarken alkol muayenesine takıldım…

Zannedim ki trafik polisi durdurunca ehliyet ve ruhsat diyecek. Karanlıkta bir aleti ağzıma dayadılar ve uzun uzun üfür dediler. Allah’tan içen çek demediler!

Neyse uzun uzun üfürdüm, üfürürken ara da soluklanim ve Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı numaramı söylim. Memur bey, ‘’Tamam beyefendi gidebilirsiniz’’ deyip elime bir şey verdi. Karanlıkta ne olduğunu da tam seçemim ama memur, ‘’Bu sizin üfürdüğünüz aletin aparatı’’ dedi. Ben ise, ‘’Bu ne olacak deyince’’, ‘’Müsait olduğunuzda çöpe atarsınız’’ dedi. Ya alkollü çıksaydım alet elimdeyken cezayı döşelerlerdi? Neyse ki bu işlerden emekli olalı 25 sene olmuşta ucuz kurtuldum…

Ama neye yanim bili misiz?

Emekli olmadan önceki dönemlerim de bir kere bile alkol muayenesine yakalanmamıştım, ona yanim!  Halbuki o zaman yakalanmış olsaydım kesin cezaları döşerlerlerdi. Şaka bir yana alkol muayenesi olayını çok sevdim çünkü kazaların çoğu alkollü araç kullanmaktan olduğu için caydırıcı bir uygulama. Sık sık yapılırsa seviniriz…

GOLAN KAPLICALARI

Yıllar önce Karakoçanlı Dr. Abdülmelik Yıldız ve değerli eşi Nazlı Hanım beni Karakoçan’a davet etmişlerdi. Oraya varınca tutup beni Golan Kaplıcalarına götürdüler. İlk defa Kaplıcaya gididim. Yol boyu orman, buz gibi soğuk sular ve birde ziyaretler ile kavurmacılar vardı. Golan’a varınca şöyle etrafa bir göz attım. O zaman tesisler filan yoktu. Dikkatimi çeken şey ise Peri Suyu üzerindeki bir asma köprü olmuştu. Yalnız yıkıktı. Sebebini sordum. Dediler ki teröristler buradan geçiler diye yıkılmış. İnşallah yeniden yapılmıştır, zira Devletimiz terörün kökünü kazıdı. Önce malzemelerimizi aldık ve sıcak suya daldık su ve manzara harikaydı. Su çok sıcak olduğu için alıştıra alıştıra yavaş yavaş sıcak suya girdik. Biraz da Kaplıcanın farklı bir özelliğinden bahsedeyim, sıcak su akıp doğru Peri Suyu’na karişi. Yani sıcak su ve önünde akan soğuk suyuyla bir nehir. Yüzme bilisez kaplıcadan çık nehire dal. Sıcak suya girince insan acıkır değil mi? Haliyle bizde acıkınca ikram edilen o yörenin meşhur saç kavurmasını havada götürdük. Karakoçan’da sadece Golan Kaplıcaları değil bir tane daha kaplıca varmış adı da Bağin’miş oraya gitmek nasip olmadı. Karakoça’nın misafirperver insanları davet ederlerse gider orayı da görürüm. Şimdi bu güzel ilçemizden bahsetmişken neden gelişmekte geciktiğini de kendimce bir değerlendireyim. Bence tek sebebi zamanın da Bingöl karayolu yapılırken yolun ilçenin içinden geçmesine engel olanlar buna sebep olmuşlardır. Halbuki yol medeniyet demektir. O zaman müsaade etmeyenler bugünleri tahmin edebilselerdi haklı olduğum ortaya çıkardı. Şimdi harıl harıl Bingöl yoluna doğru evler tesisler iş yerleri okullar yaparak Bingöl yoluna kavuşmaya çalişiler. Yani Karakoçan bence yanlış bir kararla gelişmekte gecikti…  

HAFTANIN FOTOĞRAFI:

Golannnnbedooo

Golan Kaplıcaları…