BİR GARİP BEDO / BEDRİ YÜCEL

ARKA SOKAKLAR

Asayiş berkemal değil. Her gün bıçaklı, sopalı, tabancalı kavgalar, yaralanmalar, ölümler, vurdular, kırdılar almış başını gidi. Akşam haberlerinde gözümüzü mahalli kanallara dikik. Diyik acaba bugün hangi mahalleden, köyden, ilçeden kara haber gelecek. Bir de trafik sorunu var. Hem de evlere şenlik. Bir şeriti boş verdik ikiye razıydık ama araç parkları üç şerite çıkmış mesai saati başlangıcı ve bitişinde trafik Arapsaçı. Şehrin giriş ve çıkışlarında onlarca polisle yapılan kontroller ve verilen önem biraz da şehrin içinde olsa fena olmaz yani. Vatandaşlarımıza bazı tavsiyelerim olacak doğaya salınan yaban hayvanlarına karşı araçlarınız da beyzbol sopası, göz yaşartıcı sprey bulundurun. Dudaklarınızdan duayı da eksik etmeyin. Ne olur ne olmaz. Zaten Arka Sokaklardaki Rıza baba ve ekibine haber saldım; Dedim ki ‘’Rıza baba bizim burada Seksenler dizisi çekilecekti vazgeçildi, Bari siz gelin arka sokakları çekin. Öyle set met kurmanıza da gerek yok buraların her tarafı dizi seti olmuş masraftan da kurtulursunuz. ’’ Daha davetime icap ederler mi? etmezler mi? bilemem.

                                                                                 ***

HAL KÖYÜ

Durağımız merkeze bağlı Hal köyü. Oradaki arkadaşlarım sayesinde. Bu köyümüzde olan bitenlerden haberim oli. İlgimi çeken olayları görim. Bu olaylardan biri de milli bayramlarımızın köyde büyük bir katılım ve coşkuyla kutlanması. Genci, ihtiyarı, çocuğu, soğuk sıcak demeden köydeki Atatürk büstü önünde milli birlik ve beraberlik şuuruyla hareket ederek görevlerini ifade ediler. İmrenerek uzaktan uzaktan seyredim. Kaç kez arkadaşlarıma ‘’beni de davet edin coşkunuza ortak olayım’’ dedim ama herhalde köy dışından birileriyle beraber olmak istemiler. Haklılar gidenin neyi, nesi olduğunu iyi niyetli mi? kötü niyetli mi? olduğunu bilemezler ki. Neyse ben ümidimi kaybetmedim en kısa zamanda bir yolunu bulup aralarına sızıntı yapacam. Ayıkırlarsa ne ala, ayıkmazlarsa ne mutlu bana.

Bu aydın köyümüzün yetiştirdiği değerli devlet adamları da ayrı bir konu say say bitmez. Bu önemli devlet adamlarımızdan biri de Şehit Paşamız Sayın Hulusi SAYIN geçtiğimiz aylarda adı önemli bir lisemizin tabelasından indirilmişti. Adı başka bir okula mı verildi, yoksa kökten silindi mi onu da bilemim? Ama neticede o okuldan silindi. Bu olumsuz olay hal köylülerini üzse de yapacak bir şey yok, olan olmuş. Geçmiş olsun…
Köyden kime sorsam. Çocukları bir yerler de tahsildeler. Ana babaları vatana millete hayırlı evlatlar yetiştirmenin telaşındalar. Köyümüzü tebrik edim.  Başarıları daim olsun.

                                                                                    ***

ZİYARETÇİLER

 Bir şehre üst düzey ziyaretçilerin, tanınmış sanatçıların gelmesi ziyaret etmesi şehre verilen önemdendir. Son zamanlarda ziyaretçi akınına uğrik. Aslında sevinmemiz gereken bir durumken ziyaretçileri kabullenmeme ve eleştirme durumuna düşmüşüz. Ne yani gelenler senin ekmeğini mi elinden alacak şehrimi sırtlayıp götürecek. Bir selam verip hal hatır sorup varsa bir eksiğin gücü yettiğince karşılamaya çalışıp çekip gidecekler. Biz onlar da ne kadar iyi iz bırakırsak ilerde bize hizmet olarak geri dönebilir. Gelenlerin çoğu da deprem bahanesiyle uğrayanlar zaten depremden önce kimse ortalarda görinmidi ki kendi seçtiklerimiz bile bizden olanlar bile ortada yoktu. Şehir terk edilmiş gibiydi. Deprem doğuda Elazığ diye bir şehir olduğunu hatırlattı. Keşke deprem değil de daha güzel olaylarla hatırlanan bir şehir olaydık.

                                                                           ***

HAFTANIN FIKRASI:

Nasrettin hoca bir vakit eşeğini hava alsın diye, zar zor dama çıkarmış.

Bir müddet sonra ”yeter artık inme vakti” diye çekmiş eşeği, kan ter içinde kalmış hoca ama nafile inmemiş eşek bir türlü.

“Ne halin varsa gör” diye eşeği damda bırakıp inmiş aşağı.

Oynama alanı bulan eşek, zıplamış durmuş damda.

Öyle zıplamış ki dam delinip aşağı düşüp ölmüş.

Akıbeti ibretle izleyen hocamız hemen dersi çıkarmış tabi:

“Demek ki eşeğin mertebesini yükseltirsen, hem bulunduğu yere zarar veriyor, hem de kendine!”