Ülkelerinin geleceği konusunda, derdi ve söyleyecek sözü olan bütün fikir, düşünce ve devlet adamları, en eski çağlardan bugüne kadar gençliğe yüzlerini dönmüş, ona seslenmişlerdir.

    Cenab-ı Allah’ın mübarek kelâmına muhatap olmuş peygamberlerden dünya düşünce tarihinde iz bırakmış fikir insanlarına, toplum önderlerine ve büyük devlet adamlarına kadar bütün öncü insanlar ‘’gençliğe’’ yönelmişlerdir. Kimi zaman, gençliğin umursamazlığından şikâyet ile ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe, duydukları karamsarlıktan bahsetmiş, kimi zaman da onlara olan güvenlerini belirterek ‘’nasihatnameler’’ irad etmişlerdir.

   Bizim amacımız, ne yetişkinlerin sorumluluklarını görmezden gelerek,  gençliğin bugünkü durumundan şikâyetçi olmak, ne de onlara gösterişli sözlerle övgüde bulunmaktır.

   Gençliğin günümüzde uluslararası yayılmacı kültürün etkisi altında, millî benliğini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğu gerçeğinden hareketle, ciddi ve önleyici programlar ortaya koyup, disiplin içerisinde uygulamadan, gençlikten mucizeler beklemenin boşuna bir gayret olduğunun farkındayız.

   Her türlü olumsuz şartlara rağmen, Türk gençliğinin büyük çoğunluğunun akıl ve bilimin gösterdiği yolda bulunduğunu ve iradesi istikametinde hareket etmekte olduğunu görmek bizi ümitlendirmektedir. Gerek dinî, gerekse millî değerlerimizi tekellerinde görüp, gençliğin enerjisini şahsî ikballerine basamak yapmak isteyen siyasî ve sosyal grup ve zümrelere karşı, mesafeli duruşu da memnuniyet vericidir.

  ‘’Gençlerin geleceğimizin teminatı olduğu’’ temel varsayımından baktığımızda, fazla karamsarlığa kapılmadan, ümidimizi koruyarak yapılması gerekenlere odaklanmalıyız.

   Gençlikten söz ederken, hayatını ilme ve irfana adayan hukukçu-siyaset adamı Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’e kulak vermeden olmazdı. Gençlerin eğitimi konusundaki görüş ve düşüncelerini anlattığı ‘’Gençlerle Başbaşa’’ adlı eseri için;

   ‘’Geleceğin ümidi olan gençleri, bunalımdan, iradesiz ve cesaretsiz yaşamaktan kurtaracak olan bu kitap, başarılı olmanın sırlarını göstermektedir.’’ diyor.

   Bu sözünde Ali Fuat Başgil gençlik ile ilgili olarak yapılması gerekeni açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor;

   Başgil’e göre başarının temel şartı, ‘’iradeli olmaktır, inanmak ve gayret onu takip etmelidir.’’

   Gençleri topyekûn iradesiz cesaretsiz bir yaşamın tutsağı olarak görmekten çok, gençliğe yapışan kötü huyları koparıp atma azminin verilmesinde, toplumun, eğitimcilerin ve yöneticilerin sorumluluklarına işaret vardır.

   Bu sorumluluğu lâyıkıyla yerine getiremediğimiz, gençliğimizi millî ideallerle beslemekte yetersiz kaldığımız gibi, bilgiyle, bilimle ve teknoloji ile donatmakta da eksik kaldığımız gün gibi ortadadır.

   Bulunduğumuz coğrafyanın bize miras olarak yüklediği zorluklar karşısında, millet olarak varlığımızı sürdürmenin tek yolu, Bilge Kağan’ın 1300 yıl önce Orhun Âbideleri’nde dediği gibi, ‘’Gece uyumayacağız, gündüz oturmayacağız. Açları doyuracağız, çıplakları giydireceğiz.’’

    Bu tavsiyeleri bugüne yorumlarsak, ‘’açlık ve çıplaklık’’ sadece fizikî anlamda olmayıp çağın savunma araçlarıyla bilgi ve bilimle donanmış bir gençlik olarak algılamak gerektiği kanaatindeyim.  

   Ülkenin birliğine, milletin bütünlüğüne yönelik yıkıcı, bölücü ve bozguncu hareketlere karşı uyanık ve dirençli bir gençlik en büyük güvencemiz olacaktır.

   Gençlerimizde gözlemlediğim önemli özelliklerden biri de, kendilerini ifade etmekteki rahatlıkları kadar, karşılarındakini dinlemede gösterdikleri merak, ilgi ve sabırlarıdır. Sizi sabırla dinliyor, aklına takılanı soruyor, gerekirse araştırıyor ve düşüncelerini rahatlıkla ifade ediyorlar.

   Tevfik Fikret’in dilden dile dolaşarak dimağlarımıza yer etmiş olan ve ‘’kimseden fayda ummadan, kimseye eğilip bükülmeden yaşamak’’ anlamındaki; ‘’Fikri hür, irfânı hür, vicdânı hür’’ sözlerini gençliğimizin hak ettiğini düşünüyorum. Bunu  Türkiye’nin geleceği adına çok kıymetli gördüğümü belirtmek istiyorum.

   Bizim, ‘’gençlik’’ üzerinde yeniden bir keşif ve tespitte bulunmak gibi bir iddiamız yok. Hitabımız daha çok, kendini sorumlu hissedenler ile tabii ki yetkiyi elinde bulunduranlaradır;

   ‘’Az yiyiniz, az uyuyunuz, geleceğe yatırım yapmakta geç kalmayınız. Yoksa iş işten geçmiş olacak.’’