Keban’da maden eminliği görevinden sonra sadrazamlık yapan bir devlet adamı da İbrahim Edhem Paşa’dır. (1818-1893)

İbrahim Edhem Paşa, Osmanlı Devleti’nde sadrazamlık, bakanlık, Danıştay başkanlığı, valilik, büyükelçilik gibi çok yüksek görevler almış, Batılı anlamda bir Türk aydınıdır.

Sakız Adasında Rum kökenli bir aileden olan İbrahim Edhem, adada çıkan ayaklanma sonrasında 4 yaşındayken köle olarak dönemin Bahriye Nazırı Koca Mehmed Hüsrev Paşa’ya verilmiştir.

Çocuksuz Mehmed Hüsrev Paşa’nın üstün zekâlı çocuklardan seçtiği on evlatlığı olup, Paşa bunların tümüne iyi bir eğitim aldırmıştır. İleride bu çocukların tümü bakanlık, valilik, büyükelçilik gibi yüksek makamlara geleceklerdir.

Hüsrev Paşa, padişah Sultan Mahmut'un onayıyla çocuklardan en zeki olan Edhem, Hüseyin Rıfkı, Abdullatif ve Ahmet’i Paris’te okutmak için, gemiyle İstanbul'dan Fransa'ya gönderir ve çocuklar tam kırk günde Marsilya'ya ulaşırlar.

O sırada 11 yaşında olan Edhem, Paris'te Institution Barbet adlı okula yatılı olarak verilir. Edhem'in sınıfta en yakın arkadaşı Louis Pasteur'dür.

Okulun geleneğine göre birincilerin diplomalarını devlet başkanları vermekte olduğundan; İbrahim Edhem ile Pasteur arasındaki birincilik yarışını Edhem kazanır ve İmparator III. Napoléon'dan diploma alma onurunu o yaşar.

İbrahim Edhem yükseköğrenimini maden mühendisliği dalında yapar ve Paris’te École Nationale Supérieure Des Mines’de ki eğitimini de birincilikle bitirir. (1839).

Böylelikle, yeraltı zenginlikleri bu denli çok olan ülkemizde ilk maden mühendisi unvanını alan da İbrahim Edhem Paşa olmuştur.

1839'da Türkiye'ye dönen İbrahim Edhem, 1840’ta Ergani madenlerine başmühendis, ardından da Gümüşhacıköy'e müdür olarak atanmış ve 1845'te iki yıl süreyle görev yapacağı Keban’a gelmiştir.

Keban'da Fırat kıyısındaki İbrahim Edhem Bey’ce açılmış galeri (mağara) bugün bile durmakta ve soğuk mağara diye anılmaktadır. Mağaranın, günümüzde kiraya verilerek, depo ve lokanta olarak kullanılması tarihe ve kültüre saygımızın lafta kaldığının kanıtıdır. Ne yazık ki, kaymakamlık da üniversite de belediye de bu bilinci gösterememişlerdir.

Devletin en üst makamlarında ve elçiliklerde bulunmasının ardından sırası ile Dışişleri, Ticaret, Eğitim, Bayındırlık, İçişleri, Adliye bakanlıkları yapar ve Mithat Paşa'nın yerine Sadrazam (Başbakan) olur. Meslek okullarının da kuruculuğunu üstlenir.

Sadrazam İbrahim Edhem Paşa'nın altı çocuğu vardır. İlk çocuğu Türkiye'deki ilk müzeyi açan, müzeciliğimizin, arkeoloji ve güzel sanatlar eğitiminin öncüsü ve küçüklüğünün küçük bir bölümü memleketimizde geçen Osman Hamdi Bey'dir.

Osman Hamdi de ilkokuldan sonra eğitiminin on yılını babası gibi Paris'te geçirir. Küçük yaşlarda resme karşı ilgisini geliştirir ve Paris'in sanat çevresini gördükten sonra bunu bir uğraşı olarak sürdürmeye karar verir.1876 yılında Viyana Resim Sergisi'nde ülkemizi temsil eder. Ülkemizde müzecilik ve resim dallarında çalışmalarını geliştiren Osman Hamdi Bey, Batılı anlamda güzel sanatların temelini oluşturan "Sanayii Nefise Mektebi"nin de kurucusudur.

Ülkemizin en tanınmış ressamı olan Osman Hamdi Bey'in birçok resmi İstanbul, Londra, Liverpool ve Boston müzelerinde sergilenmektedir.

Ailenin neredeyse tüm bireyleri Türk bilim dünyasına büyük katkılar vermişlerdir.

Günümüzde küçük ve önemsiz bir kasaba kimliğine bürünen Keban’ın, bu aileden haberinin bile olmaması, her gün önünden yüzlerce insanın geçtiği mağaranın, lokantacılara depo olarak kiraya verilmesi bilimin ve tarihin gözümüzdeki değerini gösteren acı bir durum. En kısa zamanda bu yerin korunmaya alınması ve önünde açıklayıcı ve bilgilendirici tabelalar konulması mutlak bir gerekliliktir.

56173239_10158261062813812_589044985005867008_n.jpg