Geçtiğimiz günlerde TBMM’ne sunulan ve 15 Ocak  2023 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilen ‘’ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU’’ eğitim camiasında bir yandan ilgi ve heyecan uyandırırken, bir yandan da farklı değerlendirmelere tabi tutulmuştur. Öğretmen meslek kuruluşları ve eğitim sendikalarından gelen ilk tepkiler, bu kanunun beklentileri karşılamaktan uzak olduğu ve görev başındaki öğretmenlerin görüşlerinin alınmadan hazırlandığı şeklindedir.

   14 Haziran 1973 tarih ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu, öğretmenlik mesleğini ‘’ÖZEL İHTİSAS MESLEĞİ’’ olarak düzenlemiş olduğu halde, aradan geçen 50 yıla yakın zaman içerisinde, öğretmenlerle ilgili ‘’Öğretmenlik Meslek Kanunu’’nun çıkarılamayışı, Türk Millî Eğitimi ve onun ‘’sanatkârı’’ olan öğretmen adına çok büyük bir eksiklikti.

   01-03 Aralık 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilen 20. Millî Eğitim Şûrası kararlarını değerlendirdiğim 14 Aralık 2021 tarihli yazımda, ‘’Öğretmenlik Meslek Kanunu’’nun sayın Cumhurbaşkanı tarafından dile getirilmesinin memnuniyet verici olduğunu belirtmiştim.

   Ancak, 750 bini kadrolu, 110 bini sözleşmeli, 100 binden fazlası okul yöneticisi olmak üzere (1) milyona yakın meslek mensubunu, çocuklarımızın eğitimini ve ülkenin geleceğini, dolayısıyla topyekûn bir milleti ilgilendiren, 12 maddeden ibaret bu yasanın çok basit, göz boyama ve sakıncalı sonuçlar doğuracak üç kariyer basamağın ve bunlara bağlı özlük haklarına indirgenmesi çok feci hayal kırıklığına sebep olmuştur.

   Türk Millî Eğitimi’nin karşı karşıya bulunduğu en büyük sorun ‘’EĞİTİMDE KALİTE’’ ise ve hazırlanan tasarıda bu kaliteyi sağlayacak olan nitelikli öğretmenin yetiştirilmesi, öğretmen yetiştiren eğitim kurumlarının ele alınarak, yeniden düzenlenmesi yer almamışsa, bu kanundan beklenen neticeyi vermesini beklemek hayal olacaktır.  Mevcut düzenleme, ‘’öğretmenin ağzına bir parmak bal çalmaktan’’ öte bir anlam taşımamaktadır.

   10 yılını doldurmuş öğretmenlerden, eğitimleri sonunda yapılacak sınavdan başarılı olanlara ‘’uzman öğretmenlik unvanı ile birlikte 1000 TL  maaş artışı, 10 yıllık uzman öğretmenlerin yapılacak sınavda başarılı olma halinde ‘’başöğretmenlik’’ unvanı ve 2000 TL maaş artışı sağlanması hükümleri, ilk bakışta öğretmenin meslek içinde kendini yetiştirmesini teşvik açısından olumlu görülüyor olsa da, ‘’özveriyi, adanmışlığı, bir ihtisas mesleği olma özelliğini ve en önemlisi sınıfında, öğrencisiyle baş başa olan öğretmeni yok sayan’’ bir anlayışı getirmesi bakımından da sakat ve tehlikelidir.

   Gireceği sınavlarda öğretmenin başarılı olması, kendini mesleğinde yetiştirmesi önemli olmakla birlikte, bu durum onun mesleğinde de başarılı olacağı anlamına gelmez.

   Öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumlarına girişte puanların yüksek tutulması, nitelikli ve istekli öğrencilerin bu kurumları tercihe yönlendirilmesi elbette önemlidir. Ancak öğretmenin özlük haklarını tasarıdaki gibi uydurma basamaklarla değil, ciddi anlamda teşviklerle cazip hale getirmeden, bu okulların puanlarını yükseltmekle nitelikli-başarılı öğrencileri çekme şansımız, ne yazık ki bulunmamaktadır.

   Öğretmenlik meslek bilgisinin, motivasyonunun ve idealinin çok güçlü şekilde verildiği, geleceği ile ilgili güzel beklentilerin beslendiği lise düzeyindeki öğretmen okullarından, yüksek öğretmen okullarına geçişi sağlayan bir düzenin gerçekleştirilmesi çare olabilecektir.

   Kanunun uygulanması ile okullarda ortaya çıkacak sakıncalı durumları şimdiden görür gibiyim :

   Girdikleri sınavlarda başarılı olamayan öğretmenlerimizin, arkadaşları arasında ve öğrencileri karşısında düşebilecekleri durumun, eğitime zararlar vereceği muhakkaktır. Velilerin, ilkokuldan başlamak üzere, ortaokul ve liselerde çocuklarını okutacak öğretmen seçiminde, sürekli taleplerle karşılaşmış bir yönetici olarak, bu kanunun mevcut haliyle uygulanmasından sonraki kargaşa ve öğretmenlerin muhatap olacakları ilişkinin düzeyi, eğitimimizde zaten çoktan aşınmaya başlamış olan öğrenci-öğretmen, veli-öğretmen  iletişimini tamamen altüst edecektir.

   Temennimiz, ‘’ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU’’ adı altında sunulan bu düzenlemenin tamamen yok sayılarak, öğretmen yetiştirmeyi de içine alacak şekilde, açık ve net özlük hakları belirlenmiş, öğretmenliği bir meslek olarak gören ve cazip hale getirmeyi amaçlayan bir yasa olarak en kısa çıkarılması ve uygulanmasıdır.