RÜYAM

Derin bir uykudayım. Rüyamda telefonum çalıyor ve Murat TURAN’la aramızda şu muhabbet oli…

MT: Abicim ne yapisin?

BGB: Ne yapam yatim işte.

MT: Ne yatisin, kalk sana bir şey diyeceğim.

BDB: Hayırdır? Altılı masanın adayı mı belli oldu?

MT: Yok yok, bizi köşkten aradılar.

BGB: Ne o köşk sinemasına yeni bir film mi gelmiş?

MT: Yav ne köşk sineması, Aklın fikrin filmde. O köşk değil Ankara’daki köşk, Külliye ha!

BGB: Baştan öyle desene Gardaş, niye aramışlar, hayırdır?

MT: Bize 7. Anadolu Medya Ödülleri’nde “en iyi yerel gazete” ödülünü vermişler.

BGB: Ee ne durisin, helva yapsana helva yapsana!

MT: Yav Abe sana da bişe denmi! Halen daha işin gırgırındasın!

BGB: Yav tamam patron senle de hiç muhabbet edilmi! Patron şimdi ben ne yapam?

MT: Törene gelisen seni de götürem, yalnız takım elbise, kravat istim. Bir de erkenden ismini diyeceğim ki gitmeden seni araştıralar.

BGB: Patron sana bir şey diyem, ben bu takım elbise, kravat işini sevmim. Esat KABAKLI hocamız gibi deri yelekle gezmeyi sevim, bu da senin işen gelmez. Sonra orada sana nerden buldun bunu filan derler kapıda kalırım beni boş ver. Zaten benim sülalem çok geniş öyle bir iki gecede araştıramazlar. Bizimkilerin ucu ta Orta Asya’ya dayani. Şimdi nerden bulacaklar Bumin Kaan’ı İstemi Hanı! Hepsi rahmetli oldu gitti. Babam bile rahmetli oldu. Anlayacağın bu iş uzun mesele. Sen beni boş ver en iyisi Coşkun KAMAÇ’ı götür. O bu işleri çok sever. Nerde bir mikrofon bulsa sahne görse hemen çıkıp plaket dağıti! Bakarsın orada da bir fırsatını bulup sahneye çıkıp program sunuculuğu yapar. O biçimde reklamımız olur. Yalnız ben gelmim, ama gider gitmez ödülü alırken fotoğraf çektir hemen bana at sosyal medyada paylaşam…

MT: Valla Gardaş teklif benden sonra patron söylemedi demiyesin…

Tak suratıma telefonu kapattı. Telefon kızgınlıkla yüzüme kapatılınca o sinirle uykudan uyandım. Ter içinde kalmışım. Bir bardak su içtim. Rüyamda konuşulanları telefonuma kaydetmişim. Başladım oradan dinleyip yazmaya. Şimdi diyeceksiz ki kafan nasıl hiç rüyada konuşulanlar telefona kaydedilir mi? Niye ki, Nuh’un gemisinde cep telefonu olduğuna inanili de siz bana niye inanmisiz… 

Müsaadenizle, ben gidem şu rüyamı bir hocaya yorumlatam!

***

İBRAHİM HOCAM

Konya da doğdu, Elazığlı oldu, helal olsun sana, İbrahim Hoca…

Vehbi Hoca, Uğur Hoca ve İbrahim Hoca, bu üçlünün bir arada yaptığı spor programında izlerken gıyabında tanımıştım İbrahim MENENGİÇ Hocayı…

Konyalı olduğunu öğrenince hayret etmiştim. Konya doğumlu bir insanın bu kadar Elazığlı gibi davranması normal bir şey değildi. İlerleyen yıllarda mizah dergisi sayesinde birebir tanıma imkânı bulunca fark ettirmeden incelemeye başladım. Gerçekten Elazığ sevdalısı ve şehrimizin her konusuna hâkim siyaset, spor, kültür gibi her konuda büyük bir bilgi birikimine sahip.

Bazı konularda Elazığlı birinden daha fazla bilgiye sahip diyebilirim.

Çedene sohbetlerinde bir araya geldiğimizde kendisine şakadan takılarak, ‘’Hocam gel senin şu Menengiç olan soyadını değiştirerek Çedene yapak’’ diye çok takıldım ama Konyalı damarı tuti yok diyi…

Geçenlerde gene muhabbet ederken bir şey anlattı. Bende içimden yok artık bu kadar da olmaz ki dedim. Anlattığı olay şöyleydi; ‘’Gardaş evden çıktım arabaya bindim, şehir merkezine doğru gelim, radyoyu açtım baktım Büyük Abe Bünyamin EROĞLU’nun bir şiiri. Dinlerken tüylerim diken diken oldu.’’ Dedi.

Ben de içimden bu iş tamam, eğer şiiri dinlerken tüyleri diken diken olmuşsa artık Elazığ kütüğüne kesin kaydedebiliriz dedim!

İbrahim Hoca Elazığ’dan evli de olduğu için artık 588 bin 88 kişi olan nüfusumuz 588 bin 89 kişi olur. Şimdi bir kişi daha var, takipteyim. Eğer bir gün onun da Elazığ şiiri dinlerken tüylerinin diken diken olduğunu duyarsam kütüğe kaydedeceğim! Nüfusumuz da 588 bin 90 kişi olacak.

HAFTANIN FIKRASI:

Köyün delisi minareye çıkmış atlayacakmış, bunu gören millet ikna etmeye çalışmış. Sana ev alırız, araba alırız demişler olmamış. Bakmışlar bu böyle olmayacak, delinin dilinden deli anlar demişler ve komşu köyün delisini getirmişler.

Deli elinde bıçakla gelmiş minaredekilere seslenmiş;

-Lan deli elimdeki bıçağı görüyor musun?

-Görüyorum

-Ula indin indin, inmedin Keserim minareyi!

-Tamam ula indim Sakın kesme düşerim…

HAFTANIN FOTOĞRAFI: