TEKTAŞ

Önce elinde broşür olan biri içeri girdi ve broşürü elimize tutuşturdu…

Alıp okumaya başlamadan ahan da dedim aday adaylarından biri gezi, çünkü adet böyle. Önce tanıtım broşürü ardından aday. İşi öğrenmişiz artık. Neyse dedim, hele bakam kim gelecek tanış birimi gerçi hepsini tanik ama belki de tanımadığımız biri de olabilir. Nasıl mı? Mesela komşu şehirlerden birinin adayı gezerken hızını alamayıp yanlışlıkla bizim topraklara girmişte olabilir. Olamaz mı? Valla bal gibi olur. Tunceli adayı, Pertek, Çemişgezek derken o hızla Elazığ’a giremez mi? Bence girebilir…

Sonrasında broşürü incelerken bir baktım ki Ali Tekataş içeri girdi, önce tanışma. Zaten Ali Bey ‘’Bir Garip Bedo’’ diyerek beni tanıdığını belirtti. Ardından yapıştım, ‘’Ali abe bir çedene içirmeden hayatta seni bırakmam.’’ Sanki 40 yıllık arkadaşım halbuki tanımam etmem…

 En son geçen Belediye Başkanlığı seçimlerinde de aday adayıyken yine seçim için gezerken görmüştüm.

Adını bilmemin en büyük sebebi ise Van ve Trabzon illerimiz de ki başarılı çalışmalarının Türkiye de ses getirmesi ve hatta Trabzon’da gerçekleştirdiği bir projenin uluslararası çok büyük bir ödüle layık görülmesi. Zaten konuşmaya başlar başlamaz kendisine bu olayı sordum ve anlattı. 2,16 dereceyle bu ödüle layık görülmüşler. 2,16 puan mükemmel projelere verilen ödülmüş. İşin en ilginç yanı ise bu proje (alt yapı) ile belediyeye gelir sağlanmasıymış. Hem altyapı yapili hem de buradan para kazanıli…  Bana çok ilginç geldi detaylarını bir gün denk gelirse kendisine sorun anlatsın zira uzun bir mevzu.

   Muhabbetin içinden kendi branşımla, yani mizahla ilgili bir mevzuyu cımbızladım ve bir kelimeyi de yazıma başlık yaptım. Mevzu şu kendisi anlattı, ‘’Bir tanışı yanına gelmiş ve demiş ki Ali Bey benim yaşlı ve Elazığ şivesiyle konuşan bir kadın komşum var. Senden bahsederken diyi ki ben o adamı çok sevdim hoş ve sempatik biri ama onun soyadını Tekataş’ı pek söylüyemim! Unutim, zorlanim…’’

Bu olayı Ali bey bana anlatınca dedim ki, ‘’Ali abe bu işin kolayı var, hem de çok basit gel aday adaylığın veya aday da olursan seçim sonuna kadar soyadın değişek ‘TEKTAŞ’ yapak zira tektaşı unutacak ya da bilmeyen kadın yoktur. Tektaş takı olarak her bayanın hayalidir. Tektaş yaparsak artık hiçbir kadın senin soyadın unutmaz ve söylerken de karıştırmaz. Seçimden sonra tekrar Tekataşı kullanmayan devam edersin…’’

Bundan sonra artık tercih kendisinin. İşi gücü rast gelsin başarılar Ali bey.

****       ****     ****     ****

ÜÇ GIDİK

Bundan sonra üç gıdik sınavı yapacağım…

Birileri, bir yerlerden aday olduğu zaman alıp götüreceğim dağlara…

Salacam önlerine üç tane gıdigi, hadi bakayım akşama kadar otar bunları diyeceğim! Baktım otari tercih edecem, otaramazsa yol verecem! Ne yapam ki? Başka çarem kalmadı…

Baştan test etmek en iyisi! Sonunda versen üç tane gıdigi otaramayacaklar kişiler başımız da ahkam kesi ve bir şekilde bir yerelere geli…

Aslında baştakilerin de bunu yapması lazım. Sadece memur alımlarında değil seçimle gelinen yerlerde de sınav yapmalı. Yazılı, sözlü sınav hatta branşla ilgili yapmalı. Yeteneksiz, bilgisiz ve kabiliyetsiz kişilerden usandık artık. Onu boş ver bu tür insanları bize kendi ellerimizle seçtiriler. Yersen de bu yemezsen de bu devri bitmeli artık!

****       ****     ****     ****

ISMARLAMA

Tarih olan bir Türk geleneği ısmarlama…

Bizde Batılılaşarak yavaş yavaş Alman usulüne geçiş yaptık! Yalnız bu batılılaşma biraz mecburiyetten oldu, zira ekonomik şartlar insanların belini bükünce mecbur kalındı. Halbuki daha yakın bir zamana kadar bonkör bir millettik ve hesap ödemek için birbirimizle yarışırdık. Dostumuza mahcup olmamak için lavaboya gidim diyerek zuladan hesabı öder dönerdik. Misafirimiz olmaz bu sefer ben ödeyeceğim diye sorduğunda hesap ödendi denilince havamızda geçilmezdi. Yeme, içme haricin de birbirimize neler ısmarlardık neler! En büyük övünç kaynağımız ısmarlamaktı. Şimdi ise bu gelenek tarih oldu yerini Alman usulü aldı. Lavaboya gidim ayağıyla arka kapıdan sıvışmalar başladı. Bakalım yavaş yavaş daha hangi geleneklerimiz tarih olacak.

HAFTANIN FOTOĞRAFI:

Harput’ta Kürsübaşı…