......Elyevm (bugün) üç ciheti harâp olduğu halde bir cihetinin duvarları mevcut olan kadim kale âsar-ı atîkeden (eski eserlerden) madut olup (sayılıp) vaktiyle ‘Hısn-ı ziyâd’(Araplarca) namıyla marûf idi. Bu duvarda taş üzerine menkûş (işlenmiş) bazı hutût-ı atike (eski yazılar) görülmektedir.

Kale derununda (içinde) bir cami-i şerif ile yirmi kadar hane ve 179 sene-i miladisinde inşa edilmiş olan bir kilise mevcut ve mamurdur.              

Harput şehri [921] tarih-i hicrisinde cennetmekân Yavuz Sultan Selim Hân hazretleri asr-ı celilinde havza-i hükümet-i seniyeye (Osmanlı ülkesine) dâhil olarak şimdiye kadar mamuriyet-i kadimesini (eski güzelliğini) muhafaza ettikten başka yeniden yeniye inşa olunan bir takım âsâr ve mebâni-i cesim (büyük yapılar) ile bir kat daha kesb-i revnak ve letafet etmiştir (güzellik ve canlılık kazanmıştır).             

Burada mevcut cami-i kebir (ulu cami) ile Sâra Hatun Camii ve diğer on kadar cevâmi (camiler) ve müteaddit mesacit (mescitler) ve medaris (medreseler) ile kütüphaneler emsâline az tesadüf olunur surette muntazam ve vasidir (büyüktür).

Bunlardan başka bir rüşdî (orta) ve müteaddit iptidaî (birçok ilkokul) mektepleri dahi enzâr-ı istihsana (güzel bakışlara) çarpmaktadır.            

Harput şehri öteden beri pek çok ulemâ (bilgin) ve fuzalâ (fazıl) yetiştirmiş olmakla maruf olduğu (bilindiği) gibi eazze-i kirâmdan (aziz büyüklerden) bir çok  zevât (zatlar) dahi derûn ü bîrûn-ı şehirde (şehrin içinde ve dışında) medfûn-ı hâk-i gufrân ve makamları ziyâretgâh-ı ehl-i imandır (müminlerin ziyaretgâhıdır.)         

Şehirde harîrden (ipekten) akmise-i nefise (güzel gömlekler) nesc (dokuma) ve imâline mahsus fabrika ve bilhassa burada nesc edilmekte (dokunmakta) olan kumaşların nefâseti (güzellikleri) cidden câlib-i enzâr-ı takdir ve hayrettir (görünce beğenilecek ve şaşılacaktır).

Zaten burada nesc olunan ipekli kumaşların nefâseti her tarafta meşhur olup Avrupa’da bile nadir bulunacak bir haldedir.

Mamafih Harput’un mensucatı bundan ibaret olmayıp güzel basmalar, dokumalar, bezler dahi vücuda getirilmekte ve bunların her cinsinden külli ihracat vukua gelmektedir.

Üç bine karîb (yakın) haneyi ve bine yakın dükkanı havi olan bu şehrin âb u havası (hava ve suyu) da gayet latif ve mutedil ve etraf ve enhası (yakınları) bağ ve bahçelerle muhat (çevrili) olduğundan ahaliye sayfiyelik hizmetini ifa eder.Bu bağ ve bahçelerde her nevi meyve ve eşcâr (ağaçlar), güzel ve nefis üzümler hasıl olmakta ve üzümlerle armutların bazı envaı (türleri) senesine kadar dayanmakta imiş.          

Harput kasabasına takriben bir buçuk saat mesafede “buzluk” namıyla bir mahal var ki havârık-ı tabiiyedendir (doğal harikalardandır).

Burası büyücek kayalar altında derin bir mağara olup yaz mevsimi hulûl edip (gelip) de sıcaklar hükmünü icraya başladığı zamanlar mağaranın sakfından (tavanından) sızan katârat (damlalar) incimâd ederek (donarak) buzdan amudlar (sarkıtlar) teşkil etmekte, katarat-ı mezkureden (bu damlalardan) zemine dökülenler de orada donmakta olup bu buzlar yazın bahçe sahipleri tarafından çıkarılarak ahaliye satılmakta ve “kudret buzu” tabir olunmaktadır.

Kudret-i İlahiyenin bir numune-i hayret-fezâsı olan bu mağara mevsim-i şitânın hulûliyle (kışın gelmesiyle) beraber artık buz hasıl etmeyip bilakis derunu (içi) hamam gibi sıcak bir hal kesb ederek sıcak buğular neşr etmeğe başlarmış…

(2. Bölümün Sonu)