Geçen ay Antalya’da yapılan “Türkiye Hububat Kongresi”nde; 2020 yılında dünya genelinde tarım ve gıda ürünlerinin toplam ithalatının 1,6 trilyon doları aştığı, yani dünya ülkelerinin kendileri dışındaki ülkelere tarım ve gıda ürünleri için 1,6 trilyon dolar ödeme yaptığı, bunun yüzde 75’ lik kısmını Avrupa Birliği, Amerika, Ortadoğu ve BRICS (Rusya, Çin, Hindistan, Güney Amerika ve Brezilya ) gibi dört önemli ülke grubunun yaptığı, bunun 600 milyar dolarlık aslan payını Avrupa Birliği’nin, arkasından 299 milyar dolarla Amerika’nın aldığı açıklanmıştır. Bu işlemin ise beş ürün grubu içinde gerçekleştiği, bunların yaş meyve ve sebze, et ve sakatat, meşrubat ve alkollü içkiler, yağlı tohumlar ve bitki tohumları, balık ve deniz kabukluları olduğu belirtilmiştir.

Dünyanın en çok para ödediği bu ürün gruplarının ne yazık ki, hiçbirinde Türkiye bulunmamaktadır. Bunu değiştirmek, küresel ligde olmak istiyorsak, bakış açımızı değiştirmemiz, sadece kendimize değil, dışarıya satmak için daha fazla üretmek ve kalitemizi geliştirerek ihracata da yönelmemiz gerekmektedir. Oysa Konya büyüklüğünde olan 42 bin kilometrekare ile Hollanda 2020 yılında 113 milyar dolar tarımsal ihracat yapmış olmasına karşın bizim sanayi, tarım, otomobil, kimya, tekstil vs. ne varsa ihracatımız ancak 170 milyar dolar olmuştur. Ayrıca tarımsal ürün ithalatında cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Eskiden tarımda kendi kendine yeten ülkeler arasında yer almakla övünüp kendimizi güvende hissediyorduk. Şimdi önemli bir ithalatçı ülke haline dönüştük.

 

ELAZIĞ’DA KENDİMİZE ÖZGÜ YENİ BİR TARIM MODELİ…

Elazığ ölçeğinde ise, kendimize özgü yeni bir tarım modeli yaratmanın zamanı geldiğine inanıyoruz. Şehrimizin temiz toprak, su ve hava imkânlarının uygun olması nedeniyle “Organik Tarım” ve “İyi Tarım” avantajına sahip olup, iklim şartlarının uygunluğundan ötürü “örtü altı yetiştiriciliği” için cazip bir konumdadır. Ayrıca sanayi tipi sebze yetiştiriciliğinde ve meyve üretimi olmasına rağmen meyve işleme, paketleme ve depolama tesislerinin yetersizliği nedeniyle bunlara yönelik yatırımlar için önemli bir potansiyele sahiptir. Özellikle temiz üretim alanlarına sahip olunması organik tarım ve iyi tarım için önemli bir avantaj yaratmaktadır. İlde halen 670 dolayında kişi organik tarım uygulaması yapmaktadır. Bunun dışında Elazığ sebze yetiştiriciliğinde önemli bir kapasiteye sahiptir. Yetkililer; toprakta 10 kilo ürün alınırken, serada 60 kilo alınabileceğini belirtiyorlar. Ayrıca, seracılık sektörünün iç pazardan çok yurtdışına satış yaptığı dikkate alınırsa seracılık yatırımının avantajı ortaya çıkmaktadır. Örtü altı yetiştiriciliği ve modern sera konularında hibeli desteklerin iyi değerlendirilmesi halinde bu yatırımların artacağını ve daha çok kişinin organik tarıma yöneleceğini düşünüyoruz.

Elazığ’ın 10-15 km uzağındaki Cip köyünde çıkan termal suyun seracılık faaliyetine katkı sağlayacağı ve binlerce dönüm arazide seracılık faaliyetlerinin gündeme geleceğinin müjdesini vermektedir.

 

Bütün bu gelişmeler ilimizde “Organik Tarım”ın yeni bir model olmasını gündeme getirmektedir. Bu nedenle ilgililerin bu konuya dikkatlerini çekmek istiyoruz. 

 (Kaynak: Tarımsal Yatırım Rehberi – 2021)