Faiz ekonomi biliminde iki anlamda kullanılmaktadır. Birinci anlamda faiz, bir borç anlaşmasının satışı sonucu, paranın kiralanması karşılığında elde edilen gelir oranıdır. Geniş anlamda ise, üretim sürecine katılan sermayenin üretimden sağladığı paydır.

İktisatçılar, faiz oranının ekonomide yatırım kararlarını etkileyen en önemli etkenlerden biri olduğunu açıklamaktadırlar. Devamında ise; faizin düşmesi ekonomide kredi maliyetlerini düşürmesi ve dolayısıyla üretim maliyetlerine yansıması açısından olumlu yönde etki yaratacağını, ancak iktisadi koşullar oluşmadan tek başına faizin düşmesinin yeterli olmayacağını belirtmektedirler.                        Örneğin, Faiz - Döviz dengesi oluşmadan yapılacak müdahalelerde şu anda olduğu gibi ekonomik göstergeler olumsuz gelişmekte, koşullar oluşmadan faizlerin düşürülmesi dövizin yükselmesine neden olmaktadır.

Faiz artırımlarının ise dışarıdan sıcak para girişine yol açacağı ve böylece iç piyasanın rahatlamasını sağlayacağı, bunun dışında bir başka etkisinin ise ülke parasının değerlemesine yol açacağı ve ülke parası değerlendikçe kur yükselişinden kaynaklı maliyet enflasyonunun önüne geçilmesine neden olacağı şeklinde açıklanmaktadır.

Faiz - Döviz dengesi ile ilgili bu özet açıklamalardan sonra, ülkemizdeki yapıla gelen uygulamalara baktığımızda; 1980 yılından itibaren yüksek reel faizlerin önemli bir sorun yarattığı, 1990’lı yıllarda enflasyonun yüksek seyrettiği ve kamu kesimi borçlanmasının da arttığı ve buna paralel olarak faizlerin yükseldiğini. 1994 krizi, Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizi ve bir birini izleyen finansal şoklar nedeniyle 2001 krizi sonrası fiyat istikrarı sağlanmasının önem kazandığı görülmektedir. 2010’lu yıllarda Merkez Bankası faizleri aşağı çekme amacı ile sıkı para politikaları uygulamıştır. (1)

Günümüze geldiğimizde ise Merkez Bankası Eylül/2021’de başlattığı faiz indirimlerine devam ederek 16 Aralık 2021’de politika faizini 100 puan daha indirerek yüzde 14’e düşürdü. Sonuçta Merkez Bankası son dört aylık süreçte 500 baz puanlık indirim yapmış oldu.

Dünya’da 168 ülke içinde son dönemde faiz indiren ülke sayısı sadece 5, faiz artıran ülke sayısı ise 33 iken geri kalan 130 ülke faizi sabit tuttu. Böylece Türkiye bu yıl küresel enflasyon artarken faiz indirimine giden 5 ülkeden biri olmuştur. Faiz indiren ülkeler içinde Türkiye ile birlikte Danimarka, Nikaragua, Bolivya ve Sudan bulunmaktadır.

2020’de Pandemi ile birlikte daralan ekonomileri canlandırmak için birçok ülke faiz indirimine gitmiş, ya da sıfır dolaylarındaki faiz oranlarını korumuştur. 2021’nin son dönemlerinde ise birçok ülke artan enflasyonu kontrol altına almak için faiz artışına gitmek zorunda kalmıştır. Haziran ayından bu yana içinde İngiltere, Meksika, Norveç, Polonya, Romanya, Azerbaycan, Güney Kore, Macaristan, Şili ve Rusya gibi ülkelerin bulunduğu 33 ülke faiz artışına gitmiştir. (2)

En son Merkez Bankasının faiz indirimi dövizin ateşini söndüremediği için dolaylı faiz desteği sağlayan “Kur Korumalı TL. Mevduat” uygulaması devreye sokulmuştur. Yeni programla birlikte istikrarın ve dengenin sağlanacağını ümit ediyoruz.

Kaynakça:

(1)     B. Doruk-Türkiye’de Merkez Bankasının

Uyguladığı Faiz Politikaları ve Ekonomiye Etkileri/2019

(2)     Faiz Oranı-Ülkeler Listesi, www.tr.tradingeconomics.com