Kâhta’dan galibiyetle dönen Elazığspor’a herkes övgüler yağdırırken, izlenmediği hâlde sırf kazandığı için “alkışlandı” bordo-beyazlı takım…
Sportîf başarının alkışlanması normâldir, zirâ herkes sonuca endeksli bu ülkede…
Üstelik kim söylüyorsa, öyle benimseniyor ve kabul görüyor ki bazı deyimler.
Meselâ; “Kazanan her zaman haklıdır!” demiş biri, herkes tekrarlıyor bu deyimi?
Atasözü falan da değil, yanlış anlamayın ama bu kuşağın uyarlaması!
Hele kapitalist felsefenin ürünü; “Kazan kazan” politikası, kazanmak için her yolun mubah olduğunu anlatmıyor mu bize?
Futbol’dan, çok daha net bir örnek verirsek; rakip takım ve taraftarlarını kızdırmak, iç soğutmak için “tabelaya bak, tabelaya bak!” diye zevkle tezahürat yapan tribünleri hatırlayın...
Tabii o tezahüratı yapabilmek için de yine galip gelmiş, ya da skor olarak önde olmanız, yani kazanmış olmanız gerekiyor!
Eh, sonunda halk deyimiyle; “Oynamaktan maksat ütmek / utmak değil mi?” diye ister istemez yine kazanmaya çıkıyor yolumuz!..
***
“Sportîf başarının alkışlanması normaldir” demiştim yazının girişinde…
Kâhta’dan galibiyetle döndüğü için alkışlanmıştı Elazığspor.
Sonra 2 iç saha maçı vardı önümüzde ve “kazanırsak” şayet, Elazığspor rahatlayacaktı!
Geçen hafta Nevşehir Belediyesporla 2-2 berabere kaldı kendi sahasında bordo-beyazlı takım…
Kâhta Maçı’nı izlemediği hâlde, sırf kazandığı için alkışlayanlara aldırmadan; kendi sahasında 2 puan kaybetmiş olmasına rağmen “ELAZIĞSPOR ALKIŞI  HAK ETTİ!..” başlığıyla kaleme almıştım Nevşehir Belediyespor Maçı’nı yorumladığım yazımı…
Oysa, kazanamamıştı Elazığspor?
Üstüne üstlük 90+3 ve 90+5’te iki kontratakta 2 gol kaçıran Nevşehir, maçı 4-2 kazanabilirdi de!
Ancak, 90+7’de gelen gol tesadüfî bir gol değildi, Elazığspor’un baskısı sonuç vermişti…
2-0’dan maçı çeviren Elazığspor, ortaya koyduğu mücâdele, hakeme ve rakibe rağmen maçı bırakmama ve kazanma isteğiyle, 2 puan kaybetse de alkışı hak etmişti doğrusu!..
***
Ne değişti bir haftada?
Nevşehir’e karşı taraftarından yoksun olan Elazığspor, Erbaa’ya karşı Hıdır BİLEK Stadı’nın konuk ekip bölümü de dâhil, tüm tribünlerini doldurmuştu hem de tıka basa…
Kadroya baktığımızda 11’de 3 değişiklik vardı; Sakat olan sağbek Yüksel’in yerine M. Ensar solbekten sağa kaydırılmış, cezasını tamamlayan Zeki 11’e girerken Salih’in 18’de yer almayışının sebebini (sakat mı, hasta mı, cezalı mı bilmiyorum?) herkes merâk etmiş, geçen hafta formsuz olan Yusuf Ensar’ın yerine de Feyzullah tercih edilmişti.
Yedek oyunculara göz attığımızda; 23. Dakika’da zorunlu değişiklikle sakatlanan Recep’in yerine oyuna giren Hasan dışında savunma oyuncusu yoktu ki Yiğitcan’ın sakatlık geçirdiği iki pozisyonda “oyuna devam edemezse ne yaparız, yerine devşirme olarak kim geçer” diye düşündük durduk?
Geçen haftanın aksine; Oyunu rakip yarı alana yıkarak başlayan, 2. Bölgede yaptığı presle Erbaaspor’a nefes aldırmayan Elazığspor, bulduğu erken golle bir de öne geçince herkes rahatladı!
30. Dakika’dan sonra presi sürdüremeyen ve alan daraltamayan Elazığspor, rakibine oynama fırsatı verince, Erbaaspor özellikle boş bırakılan kanatları kullanarak etkili olmaya başladı…
İlk yarının sona ermesiyle “soyunma odasında toparlanma fırsatı bulur” dediğimiz Elazığspor, çok kötü başladığı 2. Yarı’da Yağızcan ile Ömer Faruk işbirliği sonucu 2. Golü bulunca maçı kazandığını sandı?..
Sakat Recep ile hasta Mesut’u zorunlu değişen Teknik Direktör Alaattin TUTAŞ’ın Emre tercihi gibi, Yusuf Ensar ya da Fırat’ı ilk golü yediğimiz anda sahaya sürmeyi düşünmemesi ve 86. Dakika’ya kadar beklemesi de yanlıştı, böylece tehdit edemediğimiz Erbaaspor elini kolunu sallayarak her fırsatta kalemize geldi!
Mesut hastalığından dolayı sahada yok gibiydi ama; 35 metreden gol yiyen Kaleci Hakan, bir tek hava topu alamayan, ayağına aldığı her topu da rakibe ikrâm eden Feyzullah, savunmanın sağı ve solunun yol geçen hanına dönmesine sebep olan bekler ile sol ve sağ önde boy gösteren sözde tecrübeli isimler, maharetlerini ne zaman gösterecekler?
Kâhta gibi bizi fikstürde tâkip eden Hendekspor da Nevşehir’i deplasmanda yendi, yani kazandı!
Son 2 Haftada 2 rakibiyle 2 maçta da 2-2 berabere kalarak 2’şer puan kaybeden Elazığspor, 4 puan kazansaydı, Cafer AYDIN’a sabredenler 2 maçta puan kaybettiği için tribünden Alaattin TUTAŞ’a bağıramayacak, sırf kazandığı için Elazığspor’u alkışlayacaklardı!