GÖZE SEZDİRMEDEN GÖZYAŞI SİLEN, KADİR BİLEN,

GÖNÜLDEN VE ALLAH İÇİN SEVEN AZİZ DOST

“SAMİ BABA”

Gurbette olan Elazığlılar bilirler. Uygun olan veya olmayan bir zamanda, Memleketten bir hemşehriniz veya yakınınız aradığında; kötü bir haber olabilir endişesiyle yüreğiniz hoplar.

17 Ağustos 2022 akşamı, 17 Ağustos 1999 tarihinde yitirdiğimiz deprem şehitlerinin acısını yüreğimizde hissederken telefonu elime aldığımda, yeğenim Oğuzhan ALTINGÜL’ün aramış olduğunu gördüm. O’na ulaştığımda maalesef acı haberle müteessir oldum.

Hayatımın 27 yılını geçirdiğim Memleketim Elazığ’ın mümtaz simalarından, Aile dostumuz, dava arkadaşımız, değerli büyüğümüz Sami YETGÜN’ü kaybetmişiz. Her ölüm zamansızdır. Ama Sami BABA gerçekten sürpriz yaptı sevenlerine.

Hani, “Anlatılmaz yaşanır” derler ya, işte Sami Baba öyle bir şahsiyetti.

Yanlış hatırlamıyorsam bir Ramazan günüydü. İftar vaktine yakın, Erdoğan KESİCİ dostumla eve giderken; kullandığım arabaya doğru koşarak yan taraftan arabama çarpan bir çocuk sebebiyle oluşan kaza sonrasında, çocuğu hastaneye götürmüştük. Devreye Polis girince Zafran’da Hacı Remzi’nin Cami binasında bulunan Karakola alındım. Erdoğan Dostum haber vermiş olmalı ki, İftar vakti Sami Baba’nın sesi Karakolu çınlatmıştı. Ben oturduğum yerden gülümseyerek doğrulmuştum. Sami Baba, her zaman olduğu gibi imdada yetişmiş, “Bırakın Ağa önce iftar etsin, sonrası Allah kerim!” diyerek elindeki paketi bana vermişti. İftarımı açtım. Sonrasında arabama çarpan (!) çocuğun Ailesini ikna edip beni karakoldan çıkarmıştı.

Eniştem, Merhum Yücel AYDEN’in askere gidişini kutladığımız gece, bekçilerle olan münakaşamız sonrasında alındığımız Meydan Karakolu’nda da imdadımıza yetişen yine Sami BABA’ydı.

Böyük Abe ve Hacı Fethi NAMLIOĞLU başta olmak üzere, akranlarının şakalarına katlanan, kolay sinirlenmeyen, herkesin müşkülünü halletmek için davet beklemeyen bir adamdı, SAMİ BABA.

Kendine has hareketleri, konuşma tarzı, renkli gözleriyle riyasız bakışı insana güven veriyor, karşıdakini etkiliyordu.

Düğünde, Taziye’de, Dernekte, Ocak’ta, Bucak’ta, Dergâhta, Bargâhta O’nu dostlarının yanında görürdünüz. Asla yanlış yapmaz, adam satmazdı. Fethi Gemuhluoğlu’nun tabiriyle, İki dost arasındaki bağ, el ile göz arasındaki bağ gibidir. El yaralandığında göz yaşarır , göz yaşardığında el onu siler. Göze sezdirmeden gözyaşı silen, kadir bilen, gönülden ve Allah  için seven aziz dost “SAMİ BABA”, “Adam gibi Adamdı”.

Cenaze Namazı’nda , defin sırasında ve taziyesinde bütün dostları oradaydı. Hangi partiden, hangi görüşten olurlarsa olsunlar sevenleri, dostları O’nun için göz yaşı döktü, tabutunu “Çin”ledi. (Çinlemek=Çiğinlemek=Omuzlamak)

Özellikle bütün “Ülkücü Camia”nın Yusuf yüzlü, dost yüzlü, memleket toprağı kokan, sevgisini gözüyle gösteren ve gözleriyle “arka taşlarını” öpen riyasız “Gakkolar” ve Taş Medreseliler, Memleket Sevdalıları bir arada saf tutmuşlardı.

Bölge Camii İmamı Ahmet Hoca’nın “Ölüm Hoyratı” tadındaki “Sâlâ”sı yürekleri dağladı.

Bağ talandı

Güz geldi, bağ talandı

Yetiş kabrim üstüne

Örtüldü tahtalandı

Ailesi ve sevenlerine sabır diliyorum.

Elazığ semalarında bir Yıldız daha kaydı. Sami BABA “Uçmağ”a vardı, Pısikler yetim kaldı.

Rahmet olsun...