TCMB geçen perşembe günü para politikası kurulu toplantısında faizleri sürpriz bir şekilde 100 baz puan düşürerek 13 seviyesine indirdi.
Piyasa beklentisi faizlerin sabit bırakılması hatta yıl sonuna kadar bu seviyede kalacak yönünde idi. TCMB karar metninde ise; ‘’küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulları destekleyici olması önem arz etmektedir. Bu çerçevede kurul politika faizini 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir.’’ Denildi.
Bu karar ile anlaşıldığı gibi Merkez Bankası enflasyon ile mücadele yerine, büyümeyi tercih ederek faizi indirmiştir.
Düşük faiz uygulayarak enflasyonun düşmeyeceğini ve tüm dünya ülkelerinin faiz artırarak enflasyon ile mücadele ettiğini biliyoruz.
Merkez Bankası geçen hafta faiz indiren Çin Merkez Bankası’nı takip ederek dünyada faiz indiren ikinci ülke olmuş oldu.
Büyüme ve Liralaşma odaklı bir politika uygulayan Merkez Bankası ne kadar başarılı olacak bunu önümüzdeki süreçte görmüş olacağız.
Büyümenin ilk çeyrekte gerçekleştiğini ama ikinci çeyrekte sanayi üretiminin yavaşladığını, şirketlerin düşük kredi bulmakta zorlandığını, politika faizinin 13 seviyesine düşürülmesinin ticaret ile uğraşanlara herhangi bir faydasının olmadığını ve bankaların verdiği kredi oranlarının %35-40 seviyesinde olduğunu hepimiz biliyoruz.
Şirketler finansal varlıklara ulaşmadaki zorluğunu son gelen düşük üretim ile görmüş olduk.
Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi ve enflasyon ile faiz farkının açılması, reel getirinin eksi seviyede kalması sonucu ister istemez döviz kurlarının yükselişine neden olacaktır.
Geçen haftaki yazımda Merkez Bankası rezervlerinin arttığını, yabancı yatırımcıların borsaya giriş yaptığını, faizlerin yılsonuna kadar bu seviyede kalabileceğini ve döviz kurlarının fazla yükselmeyeceğini belirtmiştim.
Merkez Bankası’nın bu ani kararı görünümlerimi terse çevirmiştir…
Merkez Bankası faizleri düşürerek büyümeyi, istihdamı artıracağını ve ihracatta rekorlar kırarak ülkeye giren döviz ile cari fazla vereceğini belirtmesine rağmen sene başından beri cari açık veriyoruz ve ısrar ile devam etmenin faydalarını görmüş değiliz.
Büyümenin genele yayılmadığını ve düşük gelirli vatandaşların enflasyona karşı ezildiğini, Merkez Bankası’nın ise enflasyon ile mücadele yerine büyüme odaklı bir politika izlediğini söylemek isterim.
Faiz kararı öncesi 17,95 TL seviyesinde bulunan Dolar kuru açıklamalar sonrası psikolojik seviye olan 18 TL seviyesini kırarak 18,20 seviyesine yükseldi.
Düşük faiz ile kurların bir müddet yukarı yönde hareket etmesini daha önce gördüğümüz 18,35 TL seviyesinin geçilmesi halinde yükselişlerin hız kazanmasını bekleyebiliriz. ABD’de enflasyon oranlarının yükselişinin süreceğini ve faiz oranlarının artışının devam edeceği beklentileri Dolar endeksinin 108 seviyelerine çıkmasına sebep oldu. Böylece Dolar tüm dünya paralarına karşı değer kazanarak Euro/Dolar paritesinin tekrar 1,0040 seviyesine düşürmüş oldu.
Bir müddet daha Doların değer almasını ve paritenin 0,9950 seviyesinin kırılması ile 0,9650 seviyelerine kadar düşüşlerin olacağını tahmin ediyorum.
FED faizlerinin yükseleceği beklentileri ONS Altına satış getirerek 1785 seviyesinden 1745 seviyesine düşürdü.
1745 ONS seviyesinin aşağı kırılması halinde 1720-1700 ONS seviyesine kadar düşüşler yaşayabiliriz. Gram Altında ise her ne kadar ONS düşmüş olsa bile Dolar/TL’nin yükselişi gramı 1025 seviyesinde bıraktı. Gram Altın bant aralığının 1000-1040 TL seviyesinde hareket etmesini bekliyoruz…
