Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın yaşadığı baskılara dayanamayarak intihar etmesi olayı, Elazığ’ın olduğu gibi ülkemizin de en önemli konularından biri olmuştur. Bu üzücü olay öğrencilerin günümüzde yaşadığı sorunların başında yer alan yurt sorununun kısa sürede çözümünü tekrar gündeme getirmiş oldu…

 

Hürriyet gazetesinin 14 Ocak 2022 tarihli haberine göre; Elazığ 43 bin üniversite öğrencisine ev sahipliği yapmaktadır. Bu öğrencilerden 25 bini şehir dışından gelirken geri kalanı ise Elazığ’da yaşamaktadır. Dışarıdan gelen ve şehirde barınan 25 bin öğrenci için 9 bin 97 devlet ve 2 bini özel olmak üzere toplam 11 bin 97 kişilik yurt bulunmaktadır. Geri kalan öğrenciler kiralık evler ve denetimi güç olan cemaat ve vakıflara ait konutlarda barınmaktadırlar. Bu verilere göre, devlet ve özel yurtların dışında kalan yaklaşık 14 bin öğrenci yurt açığından ötürü denetimsiz bir şekilde barınmaktadır. Oysa yurt açmak bir takım sorumlulukları üstlenmeyi zorunlu hale getirmektedir. Yasalara, mevzuata uymayı, her şeyden önemlisi devletin birçok kurumundan çok sayıda izin almayı gerektirmektedir. Dolayısıyla yurt faaliyeti sorumluluk altına girmeyi ve denetime açık olmayı zorunlu kılmaktadır.

Diğer şehirlerde olduğu gibi Elazığ’da da yaşanan yurt sorunu nedeniyle on binlerce öğrenci bunu kendi başlarına çözmek zorunda kalmıştır. Yurt konusunda devletin attığı adımlar yeterli olmadığı için yeni çözümlere ihtiyaç vardır.

Enes Kara’nın yaşadıklarının son bulması, genelde ve Elazığ’daki yurt açığının büyük ölçüde kapatılması için önerimiz; Hazineye ait veya Fırat Üniversitesi/diğer üniversite yerleşkelerinde uygun bir arsanın “Yap-İşlet ve Devret” modeli ile yatırımcılara açık ihale ile uzun süreli ve bedelsiz tahsis edilerek yurt yapımının teşvik edilmesidir. Geçmiş yıllarda birçok üniversite bu yöntemle kendi kampüsleri içinde yurt binasına sahip olmuştur.

Bu modelde; Hazineye veya üniversiteye ait bir arsa yurt yapımı için belli bir süreliğine yatırımcıya bedelsiz olarak tahsis edilmekte ve bu arsa üzerine yapılacak yurt tesisi Kredi ve Yurtlar Kurumuna (KYK) aynı sürelerle kiralanmakta ve kurum kira karşılığı yurdun işletilmesini üstlenmektedir. Yatırımcının KYK’dan alacağı uzun süreli kira gelirini bir bankaya temlik etmesi koşulu ile kendisine kredi temin etmesi veya bir başka ifade ile finansman sağlaması da mümkün olmaktadır. Sonuçta yapılan ve 20-25 yıl işletilen yurt tesisi bu sürenin sonunda bedelsiz olarak kamuya devredilmektedir. Ayrıca, Hazine veya üniversite tahsis edilen arsa karşılığında her yıl belirli tutarda arsa kirası olarak kendine bir kaynak yaratmış olmaktadır.

İnşaat girdileri arasında arsanın bedelsiz olarak yer alması, yani yatırım maliyetine dâhil edilmemesi önemli bir avantaj yaratmaktadır. Ayrıca, uzun süreli kira gelirinin bankaya temliki ile yatırımcının finansman sorunu da çözümlenmiş olmaktadır. Dolayısı ile önerdiğimiz bu sistemle yurt açığının belirli bir ölçüde kapatılması mümkün olabilecektir. Bunun yanı sıra işletme aşamasında KYK’nın devreye girmesi sistemi denetimsizlikten de kurtarmış olacaktır.