‘En iyi lider en iyi umut taciridir’ diye bir söz vardır. Millet olarak tamda bu noktadan bakıyoruz bu aralar. Gerçi her sistem kendine uygun lideri üretir tezi de burada devreye giriyor. Neyse felsefi yaklaşımları bir kenara bırakalım. Gerçek o ki: yaşanılan derin ekonomik gerilimlere, sosyal sorunlara, gelecek kaygılarına, kültürel ve davranışsal değişimlere, 20 yıl önce yola çıkarken mücadele edileceğini bildirdiği tüm olumsuzlukları misliyle yaşatan hükümete rağmen hala muhalif cephe rağbet görmemekte. Yani dahada açık konuşmak gerekirse; nüfusun yüzde 60’ı geçim derdinde, eğitim kalitesi ve programı hala tartışma halindeyse, hukuk tartışılmaya devam ediyorsa, sosyal ve siyasal gelişmeler geriye gidiyorsa, hala demokrasi tartışılıyorsa o ülkede iktidarın oy kaybetmesi ve muhalefetinde hızla yükselmesi gerekir. Yani seçmen her şeye rağmen bu sorunları AK Parti ‘nin çözeceğini düşünüyor, en azından çoğunluk böyle görüyor. Sorunun kaynağını, sorunu giderecek olan olarak görüyor. İktidar açısından müthiş bir denklem ve dünyada örneği yok rahat siyaset açısından. Durum gerçekten böyleyse bunun sorumlusu elbette ki muhalefetin içler acısı durumu, beceriksizliği.

    Yaşanan bu durumun mutlak sorumlusu yeterince organizasyonu sağlayamayan, aktif bir politika üretemeyen siyaset çevreleri. İktidarın yaptığı her eylem elbette ki yanlış değil. Ülkeye kazanımları ve bu süreçte yaptıklarının elbette ki hepsi hatalı değil. Ama muhalefet her konuyu yanlış sayıp sadece eleştiriyor. Bulundukları çözüm önerileri toplumda karşılık bulmuyor, daha doğrusu böyle bir önerileri de yok. Sadece herkesin gördüğü yanlışlıkları görüp bunları düzelteceğiz diyor. Nasıl düzelteceğine dair bir gündemi yok, kadrosu yok. İktidarın içerisinde bulunduğu eski, yıpranmış, günümüz gerçeklerinden ve teknolojiden uzak, yaşlı ekip ruhunu adeta kendisinde yaşatıyor.

    Sistemle alakalı yapılması düşünülen vaatler, yıllarca malzeme yapılmış liyakat söylemleri, yolsuzlukla mücadele naraları, ekonomiye dair hesapsızca vaatler, sosyal ve demokrasi vaatleri sınır tanımıyor. Bunlar doğru ama nasıl ne zaman ve hangi yöntemle yapılacağına dair hiçbir bilgi aktarımı yok. Şuursuzca toplumun buna inanması bekleniyor. Peki neler yapmalı:

    Yapılacaklar ile alakalı tarihsel açık bir süreç ortaya konulmalı.

    Hangi tespit ve düzeltme vaad ediliyorsa onun bilimsel niteliği ortaya konulup açıkça yol ve yöntemleri belirtilmelidir.

    Somut bir şekilde veriler ve örneklemler ortaya konulup halka detaylarıyla anlatılmalıdır. Örnek verecek olursak iktidara geldiğinde hemen faizleri tek haneye düşüreceğini iddia edersen bunu topluma kabul ettiremezsin. Ama bunu 5 yıl sonra şu programla yapacağım dersen ve o programı da açıklarsan her detayıyla o zaman karşılık bulur.

    Ekonomi, sağlık, eğitim, yargı ayrı ayrı incelenmeli ve hükümetin doğrularıyla harmanlayıp somut bir şekilde karıştırılmadan halkın anlayacağı şekilde program haline getirilmelidir.

    İktidarı eleştirip peşi sıra dolaşmaktan çıkıp kendi yapısal programlarıyla rasyonel bir plan yapmalıdır.

     Son olarak temennilerinizi beğeniyoruz, sorun yok ama artık gerçekliklerle yüzleşip Yüce Türk Milleti için bir şeyler yapın. Kendine muhalif olan bir iktidar var karşınızda, yok böyle gidecekse hiç değilse yormayın hükümeti muhalefet açığını kapatmayla meşgul olmayıp gerçek gündemle uğraşsınlar…