Çocuk Gelişiminin Haritası: İç İçe Geçmiş Halkalar
Çocukların nasıl geliştiği uzun yıllardır “doğuştan gelen özellikler mi daha etkili, yoksa çevre mi?” sorusuyla tartışılıyor. Bugün bilim, her iki etkenin de önemli olduğunu ama çocuğun içinde büyüdüğü çevrenin bu özelliklerin nasıl ortaya çıkacağını büyük ölçüde belirlediğini gösteriyor. Sevgi dolu bir ev ortamı, iyi bir okul, destekleyici yetişkinler ve güvenli sosyal çevre, çocuğun potansiyelini şekillendiren en güçlü unsurlar arasında. Gelişim psikoloğu Bronfenbrenner’in Ekolojik Sistemler Modeli de tam bu noktada devreye girerek çocuğu, onu çevreleyen halkalar içinde anlamamız gerektiğini hatırlatıyor.
Bu modele göre çocuğun gelişimi, iç içe geçmiş halkalar halinde ilerleyen bir çevresel düzen içinde oluşur. En içte aile, öğretmenler ve yakın arkadaşlardan oluşan günlük hayatın sıcak çevresi vardır. Bir ebeveynin ses tonu, öğretmenin bir davranışa nasıl tepki verdiği ya da bir arkadaşla yaşanan küçük bir anlaşmazlık bile çocuğun duygu düzenini ve kendine dair algılarını etkileyebilir. Araştırmalar, tutarlı ve destekleyici bir aile ortamının çocukların sosyal uyumunu, öz denetimini ve akademik motivasyonunu artırdığını göstermektedir.
Bu yakın çevrelerin birbiriyle kurduğu bağlantılar da en az kendileri kadar etkilidir. Aileyle okul arasındaki iletişimin düzenli olması, öğretmen ve ebeveynin aynı dili konuşması, çocuğa tek ve tutarlı bir yetişkin dünyası sunar. Örneğin okulda yaşanan bir davranış sorununu ebeveynin takip etmesi veya öğretmenin aileyle dayanışma içinde olması, çocuğun güven duygusunu pekiştirir ve problemlerin büyümeden çözülmesini sağlar.
Çocuğun doğrudan içinde olmadığı ama onu dolaylı biçimde etkileyen daha geniş bir çevre de vardır. Ebeveynin iş yaşamındaki stres, ekonomik koşullar, aileyi destekleyen sosyal çevrenin güçlü ya da zayıf olması, mahallenin güvenliği… Bunların hepsi önce yetişkine, oradan da çocuğa yansır. Çocuk bu faktörlerin sonuçlarını yaşar.
En geniş halkada ise toplumun kültürel değerleri ve normları bulunur. Toplumun çocuk yetiştirmeye dair beklentileri, hangi davranışların kabul gördüğü, ailelerin hangi ebeveynlik tarzını benimsediği ve okulların çocuklardan ne beklediği, aslında görünmez bir çerçeve oluşturur. Bir toplumun bağımsızlığı teşvik etmesiyle başka bir toplumun uyumu ve itaatı önemsemesi, çocukların kişilik gelişiminde bile farklı yönler ortaya çıkarabilir.
Tüm bunlara zaman boyutunu da eklemek gerekir. Aile içinde yaşanan değişiklikler, ekonomik dalgalanmalar, toplumsal krizler, teknolojideki hızlı dönüşüm veya taşınma gibi yaşam olayları, çocuğun gelişimini bir anda farklı bir yola sokabilir. Aynı çevre bile zaman içinde başka bir anlam taşımaya başlar. Bugün çocukların dijital dünyayla kurduğu ilişki de bu halkaların her birine yayılır; sosyal medya çocuğun günlük yaşamında onu doğrudan etkileyen yakın çevre içinde ele alınabilirken, sosyal medya algoritmaları ve platform politikaları ise onu dolaylı biçimde etkileyen unsurlar haline gelmiş durumdadır. Dijital kültürün kendisi ise en geniş halkanın bir parçası olarak çocukların dünyasını sessizce şekillendirebilmektedir.
Öyleyse Ne Yapmalıyız?
Bronfenbrenner'in en önemli mesajı: Çocuk gelişimi, sadece bireyin içsel özelliklerinin değil, çevreyle kurduğu sürekli ve karmaşık etkileşimlerin ürünüdür. Bir çocuğu desteklemek istiyorsak, sadece çocuğa odaklanmak yetmez; ailesiyle olan ilişkisini güçlendirmeli, okulunu daha destekleyici bir yer haline getirmeli, mahallesinde güvenli oyun alanları yaratmalı, velilere iş-yaşam dengesi sağlayan politikalar geliştirmeliyiz.
Sonuç olarak...
Çocuk, içinde büyüdüğü iç içe geçmiş halkaların toplamıdır. Ve o halkalar ne kadar sağlam olursa, çocuklar o kadar özgüvenli, meraklı ve dayanıklı olur. Bugün onların çevresini saran bu halkaları güçlendirmek, yarının geleceğine en büyük katkılardan biridir.
Kaynak
Bronfenbrenner, U. (1979). The Ecology of Human Development: Experiments by Nature and Design. Harvard University Press.
Yazar: Uzman Psikolog Zeynep Taşel Günal