Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul Fransız Kültür Merkezi ve Paris Güzel Sanatlar Akademisi işbirliği ile düzenlenen “Jules Laurens’ın Türkiye Yolculuğu” Sergisi dolayısıyla hazırlanmış olan bir kitapta “Harput” ve “Keban” bölümlerine rastladım.

Sergide Jules Laurens adlı genç Fransız ressamın 1846 yılı ortalarından 1847 yılı sonlarına doğru 16 ay boyunca bulunduğu ülkemize ilişkin 91 çizimi sergilenmiş.

Ancak sanatçının bu sürede daha binlerce çiziminin olduğunu biliyoruz. Çizimlerinin tümünde kendine özgü bir tekniği olan Laurens’in çok yetenekli bir ressam olduğunu hem aldığı “Legion d’Honneur” ödülünden hem de yapıtlarının “L’ecole des Beaux-Arts” kitaplığında ve doğduğu kent Carpentras’daki “Museee Duplessis” de bulunmasından anlayabiliriz.

Resimlerdeki en önemli ve belgesel nitelik kazanmasını sağlayan özellikler, sanatçının hızlı ve doğru eskiz yapabilme yeteneğini yalın, açık, abartısız ve yorumsuz görüntülere dönüştürebilmesidir.

Sergide Harput ve Keban ile ilgili 10 kadar çizimin içinde bulunan bu resimde, Keban Maden’in genel görünümü kadar, konut dokuları, meydan sokak gibi dolaşım alanları ve kentin donanım öğelerini de göstermesi açısından kentsel tarih için çok önemli kaynak belgedir.

“Harput” ile ilgili bölümü ve resimleri gelecek sayılara bırakarak, bu yazıda sizlere bu kaynağı, resim ve yanındaki yazıyla birlikte sunuyorum:

KEBAN-MADEN

Çok eski bir yerleşme yeri olan Keban Tanzimat döneminin yönetsel düzenlemeleriyle ‘Maden-i Hümâyun’ kazaları arasına alınmış, bu nedenle de ‘Maden’ sözcüğü özgün adına eklenmiş.

Adı geçen maden, simli kurşun madenidir. Bundan gümüş elde etmek ise güç ve pahalı bir yöntem kullanmayı gerektirmektedir. Yakıt olarak kullanılan odun 12 saat katır sırtında taşınarak getirilmekte, iş gücü ise Trabzon-Gümüşhane yörelerinden sağlanmaktadır.

İşçi ücreti düşük, gümüşün maliyeti ise çok yüksektir. Ama ne var ki gümüş mecidiyeler için Osmanlı ‘’Maden-i Hümâyun Hazinesi’’ gümüşün üretiminin daha da artırılmasını istemektedir.

1840’larda Osmanlı madenleri ‘Conseil Des Mines’ olarak örgütlenir; başına bir yabancı getirilir:

Gustave de Pauliny.

Keban- Maden’de üretimin artması için bir dökümhane kurulmuştur; burada İngiltere, Avusturya-Macaristan uyruklu mühendisler çalıştırılmaktadır.

Batılı devletlerin Osmanlı doğal kaynaklarıyla yakından ilgilenmesi başlamıştır o yıllarda; İngiliz konsolosları ayrıntılı periyodik raporlar düzenlemektedir.

Öğrenimi nedeniyle maden mühendisi olan De Hell de konuyla yakından ilgilenir. O da İngiliz raporlarına benzer görüşler ileri sürer: ‘Avrupa bilgi ve kapitali ve iyi bir yönetim’

Laurens çiziminde o yıllar 400-500 haneden oluşan ve 3000 kişinin yaşadığı Keban-Maden’in konut dokusu görülmekte. Çoğunlukla düz damlı kerpiç yapılar. Sağda ise büyücek bir evin direklerine oturtulmuş geniş saçaklı başodası belirgin bir öge.”

Kaynak: Brant, James,Keban-Maden Mine 1836”, The Economic History of Turkey 1800-1914. Issawi, Charles (Ed), The Uni. of Chicago-London, 1980, s.281-285

Yazımızın konusunu oluşturan Jules Laurens imzalı resmin sol altında Fransızca olarak “Keban-Maden, 29 Eylül 1847/Fırat Kıyıları” yazmakta.

45102770_10156744914647264_338503183099756544_n.jpg