2023!

Şehrin idarecileri ve ileri gelenleri, şunun şurasında 2023’e girmemize beş ay kaldı...

23 rakamı için neler yapacaksız? Bu tarihi tanıtım rakamı için ne yapmayı düşinisiz? Yoksa bu fırsatı kaçıracağız mı? Ya da bu olayın farkında değil misiz? Benim birkaç teklifim var; 2023 Yılı’nda Elazığ’da yaşayan 23 yaşındaki tüm gençler belediye otobüsüne bedava binsin. Ya da Türkiye’de Profesyonel Futbol Lig’lerinde 23 numaralı formayı taşıyan bütün futbolcular Elazığ’a davet edilsin gibi...

Amaç Elazığ’ın ve plakamız olan 23’ün reklamı...

***

ZAVALLI TEKNE…

Kayboldu, bulundu, yarım battı, bu senede ‘’Durduğu yerde tam battı!’’ Bu kanyonların teknesinin hikayesi…

Traktörle gittiler, yarı yola kadar otobüsle ardından yine traktörle gittiler, traktörcüye trafik cezası kestiler. Bu da kanyonların yol hikayesi…

Komşu dedi kanyonlar bizim, biz de yok bizim deyip kaptırmadık. Bu da sahiplenme hikayesi… Kanyonlar unutuldu, turizmi patlamadı kaderine terk edildi! Bu da sahipsizliğin hikayesi...

Kısacası hepsi birikti ve ‘’Kanyonlar Destanı’’ oldu. Amaan boşver! Kamyon dolusu derdimiz var. Kanyonlara sıra gelene kadar milyon sene geçer.

Zaten kanyonlar milyon senedir orda duriler, bir yere kaçacak halleri de yok. Kara Leylek’ler de gidip geliler…

Belki de Kara Leylekler rahatsız edilmemek için gelen giden çok olmasın diye tekneyi batırmış olabilirler!

***

DOĞUNUN TEKSASI

Memleket Teksas’a döndü!

Bunun sebeplerinden biri de alacak- verecek meseleleri. İş görüp borç verenler ile işini gördükten sonra borcunu vermeyenler ya da veremeyenler arasındaki sorun yüzünden silahlar konuşmaya başli. Kanunlardaki boşluklar yüzünden insanlar sorunlarını gayri resmi yollardan halletmeye çalışiler. Ekonomik şartların iyi olmaması da sebeplerden biri sayılabilir. Gidin araştırın bakın niye kavgalar oli? Niye silahlar konuşi? Görün olayların sebebi topluma fazla bildirilmediği için bilemik ama işin aslını öğrenince bahık ki çoğunlukla alacak verecek meselesi…

Konu, bu alacak verecek meselesinden açılmışken, sağlamlığına yani borcuna sadık bir bayan arkadaştan bahsetmeden de geçmiyeyim. Kendisi öğretmendir bir alışverişten ufak bir miktar borcu kalır. Esnaf tanıdığı için “gönderirsin” der. Buraya kadar gayet normal, normal olmayan ise borcun gece 03.47’de hesaba atılması. Hadi anladık borçlusun, ödeyeceksin, gecenin bir vakti borcu göndermek te nerden çıktı bacım? Borcundan dolayı uyku mu tutmadı. Böyle sağlam insanların çoğalmasını temenni ederek ismini açıklamadan sadece baş harflerini yazarak kendisini takdir edim (P.Ö.K).

Asayişin bozulması da düzelmesi de yazımın sonundaki küçük hikâyede gizli...

Tabi ki sadece bu tür olaylar için geçerli. Asayişin bozulmasının tek sebebi bu değil onlarca sebebi var. Düzeltebilecek onlarca da yetkili var.

***

NUH’UN GEMİSİ

Depremde evi oturulamaz hale gelmiş bir bahçe komşum var…

TOKİ yenisini yapi, yapmasına yapi de bir türlü yapilmi….

İki senedir ben de ilerlemeleri takip edip komşumdan rapor alim, anlattığı aynen şöyle, ‘’iki senede dört duvarını çıkıp çatısını çakmışlar, devamında ise bir hafta musluk takma, bir hafta fayans döşeme, bir hafta parke döşeme, bir hafta boya badana vs. devam etmiş ve devam da edi…

Bu arada ailece hasarlı evde oturmaya da devam ediler. Ara sıra gidip yeni evinin önünde semaverde çay içip fal bahik. “Biter mi? Bitmez mi? Biter mi? Bitmez mi?” diye. Vardığımız ortak kanaat zor biter. Ben eve bir isim de taktım; ‘Nuh’un Gemisi’ elektriği yok, suyu yok, camı yok, yok da yok. Dedim komşu her hayvandan bir çift al eve koy yetiştir sat, hiç değilse ev bir işe yarasın. Zaten bahardan beri de ördek, horoz, tavuk besli. Ben de her akşam evin bitip bitmediğini kontrol etme bahanesiyle semaverde çay içmeye ziyaretine gidim. Evi biter teslim ederlerse çay içecek yerde bulamayacağım. İnşallah biraz geç bitirirler!

***                                                                                                                                                                                           

HAFTANIN FIKRASI:

Temel, batılıların en iyi kovboyuymuş. Bir bara girmiş ve içkisini içmiş. Hesabı ödemeden çıkmış dışarı...

Temel 3 dakika sonra geri dönmüş ve sinirli bir şekilde bağırmış: ‘’Atımı kim çaldıysa hemen geri versin!’’

Hiç kimsede ses yok? Bir kez daha bağırmış; “Atım 5 dakika içinde gelmezse, 1980’de yaptığımı bugün de yaparım.”

Herkes korkmaya başlamış, sonra Temel’in atını getirmişler. İçlerinden biri dayanamayarak sormuş;

“1980’de ne oldu?”

Temel, adama doğru dönerek yanıt vermiş;

“1980’de yine atım çalınmıştı. Ben de yürüyerek eve gittim!”

***                                                                                                                                                                                                          

 HAFTANIN FOTOĞRAFI: