Sözlükte “sanatçı” Güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan, eser veren kimse; sanat adamı, sanat eri, sanatkâr. Yahut sinema, tiyatro, müzik vb. sanat eserlerini oynayan, yorumlayan, uygulayan kimse; artist:
Birinci anlam olarak sanatçı, herhangi bir sanat alanında eser veren kimsedir. Heykel sanatı alanında ürün veren kimseye (Heykeltraş), sanat seviyesinde resim yapana (Ressam), şiirde şiir yazana (Şair), müzikte ise bir eser meydana getiren kimseye (Besteci-Kompozitör) sanatçı denir.
İkinci anlam olarak bir sanat alanında yeteneğiyle sanat icra eden kimseye de sanatçı denir. Tiyatro oyuncusu, müzisyen, şarkıcı, okuyucu, icracı, dansçı, balet, balerin ve sinema oyuncusu gibi…
Bu ikincisinde gerçek sanatçı tarzıyla, icrasıyla icra ettiği sanat alanına katkı sağlayacak ve fark yaratacak derecede üst seviyede “İyi” olan; özellikle müzik alanındaki icracılar bakımından, kendi tarzını oluşturup oturtmuş, dinlendiğinde bu falan kişidir dedirtecek derecede iyi olan kişidir.
Hangi sanat alanında olursa olsun, sanatçı ifadesinin; ustalığı, duruşu, disiplini, adabı, bilgi ve görgüsüyle kendinden söz ettiren kişileri işaret ettiğini; AIncak sanatçı ifadesinin esasen bir eser meydana getiren üreticiyi anlattığını unutmamak gerekir.
Kişiler (Günümüzde çok rastlandığı gibi) “Ben sanatçıyım” diye ortaya çıkabilirler. Oysa bu unvanı ancak sanatla ilgili araştırmacı, tenkitçi, akademisyen gibi otoriteler ve halk verir.
Elbette milletlerin, sosyolojik grupların, oymak ve aşiretlerin kendi sanatçıları vardır, olmalıdır da. Ancak, unutulmamalıdır ki sanat bütün insanlığı saran bir olgudur. Bir kimse sanatçı unvanı almışsa, o artık bütün insanlığın sanatçısıdır. Görünürlüğü, tanınırlığı sınırlı da kalsa bütün sanatlar ve sanatçıları bütün insanlığa mal olur. Bizim Vivaldi’yi bildiğimiz gibi, günümüzde, özellikle müzik sahasındaki insanlar, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, Âşık Veysel’i bilirler.
Bilindiği üzere “Mahallȋ Sanatçı” diye bir adlandırma, bir ifade var.
Bu ifadeyle ȃdeta küçük bir mahallin, bir yerin sınırları içinde kalmış, sanat adına kendi çapında bir şeyler yapmaya çabalayan garibanlar kastediliyor gibidir.
Oysa, bir bölgenin türkülerini yakan da, yakılan türküleri hakkıyla seslendiren de sanatçıdır. Bu durum yukarıda arz ettiğimiz şekilde derecelendirilebilir. Ancak kendi yöresinde, gerçekten, sanatçı hüviyetindeki üretici veya icracı liderleri sanatçı olarak ifade etmek gerekir... Bu sanatçıların birçoğu genel anlamda bütün insanlığın sanatçısı oldukları gibi, zaman içinde bütün insanlığı şamil olurlar. Bu sebeple bu sanatçıları “Mahallȋ” diye nitelemek, hele hele günümüzde, asla ve katiyen doğru değildir.
Bu sebeple biz, radyo programları başta olmak üzere, her mahfilde anonsları Elazığlı sanatçı, Diyarbakırlı sanatçı ifadesiyle yaparız.
Esen kalınız…