Hazar’da dört mevsim, ayrı güzellikler sunar insanoğluna. Her mevsimin tadı başka, her ânın lezzeti bambaşkadır.

   O topraklarda doğmamış oldukları halde, en az benim kadar Hazar’a vurgun, Hazar’a düşkün insanlarımız çoğunluktadır.

   Sohbetlerimizde, Hazar’ın yeterince değerlendirilmediğinden, yapılabileceklere kadar her şeyi konuşuruz, gücümüz yettiğince belirli zeminlere de taşırız. Bu çabalarımızın birçoğunun uygulamaya dönüştüğünü söylemek, ne yazık ki çok zor…

   Şehir merkezine göre yaklaşık 200 metre daha yüksekte bulunan Hazar Gölü ve hemen güney sahilinden yükselmeye başlayan 2473 metre rakımlı Hazar Baba dağı, Hazar’da baharın gelişini yavaşlatır, Hazar’a bahar nazlanarak gelir.

   Hazar’ın güzelliği, güneşli bir bahar gününde zirveye ulaşır. Hazar’ın yamaçlarındaki kar öbeklerinin beyazlığı ile, gölün karşı sahilindeki dağ yamaçlarını süsleyen, yeni açmış badem çiçeklerinin hafif pembeye çalan beyazlığının uyumu karşısında, hayranlık duymamak mümkün mü!...

   Cenabı Allah’ın, sonsuz kudretinin ve cömertliğinin bir hediyesi olarak, insanoğluna sunduğu Hazar Baba dağı ve Hazar Gölü, “ Şüphesiz Allah güzeldir, güzel olanı sever.” hadisi şerifindeki manaya uygun olarak baharda göz kamaştırıyor.

   Kültürümüzde “dağ” temasının ayrı bir yeri olduğunu hepimiz biliriz. Bu sebeple midir bilinmez, ben uzaktan da olsa, Hazar Baba’ya bakarken, huzur buluyor, ferahlıyorum. Dağın dört bir yanından çıkan, eşsiz tadı ile insana hayat veren sularının, özellikle çocukluğumuzdan beri içimine doyamadığımız “Karaçalı Suyu”nun da bunda etkisi olabilir.

   Bir edebiyat dostu olarak şiirimizde, hikâyelerimizde, efsanelerimizde; dağlara seslenmek, dağlara sırtını vermek, dağlara yaslanmak, sırrını dağlarla paylaşmak, aşkı için dağları delmek, hitapları yanında, dağlara meydan okumak, dağları mesken tutmak, dağa çıkmak, güvendiği dağlara kar yağmak ve dağlara kutsiyet atfetmek gibi motifler de ruhumuzda iz bırakmış olabilir.

   Hazar’dan bahsederken, Kanal 23 Televizyonu’nda uzun süre haftada bir yayınlanan, her programı Elazığ’da derin ses getiren “Medya Analiz”i anmadan geçmek olmaz.

  Programın Genel Yayın Yönetmeni eğitimci-yazar H.Vehbi Coşkun Bey’e, bir Sivriceli olarak, Sivrice ile ilgili her konuda gösterdiği duyarlılık nedeniyle şükranlarımı sunuyorum.

   Programa yorumcu olarak katıldığım (5) yıl boyunca, her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan Turizm Haftası’nda ve diğer zamanlarda özel programlarla, Hazar’ın önemini, kıymetini ve yapılması gerekenleri, bizzat yerinde yaptığımız çekimlerle konuştuk, anlatmaya çalıştık.

   Programın diğer yorumcuları; eğitimci-yazar Günerkan Aydoğmuş, Av. İzzettin Demir ve Mustafa Yılmaz da değerli katkılarıyla desteklerini sundular. Bu vesileyle,”Medya Analiz”in değerli ekibine sonsuz teşekkürlerimi bildiriyorum.

   Bütün iyi niyetli, çözüm önerili çabalarımıza rağmen, Hazar’da beklenen gelişmeler sağlanamamıştır. Yıllardan beridir yazılı ve görsel basında dillendirdiğimiz, milletvekillerine ve yeni gelen valilerimize dosyalar halinde sunduğumuz, Sivrice’yi canlandıracak önerilerimizi tekrar dikkatlerinize sunmakta fayda görüyorum.

   -Hazar Baba Kayak Merkezi, havası ve manzarası ile dört mevsim faydalanılabilecek durumdayken, sosyal tesis bakımından yetersiz durumdadır. Sahilden zirveye kurulacak bir teleferiğin, Türkiye’nin birçok yerindeki örneklerine rağmen, yöreye kazandıracağı katma değer ve hareketlilik konusunda bir karşılık bulamadık.

   -Göle su taşıyan dere ve çayların ıslahı konusunda bir ilerleme yoktur. Kirlenme ve kamışlanmanın önüne geçilememektedir.

   -Göl ve çevresinin ağaçlandırılması konusunda yapılanlara teşekkür ile birlikte çalışmaların beklenen hızda gitmediğini de belirtmek gerekir.

   -Gölden daha fazla faydalanmak, cazibe ve canlılık kazandırmak amacıyla kurulacağı söylenen Su Sporları Merkezinin akıbeti bilinmemektedir.

   -“Batık Şehir”in turizme açılması ile ilgili somut bir gelişme yoktur.

   -İlçelerdeki en eski Meslek Yüksek Okullarından biri olan ve Sivrice’nin sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimine katkı sağlayacağına inandığımız Meslek Yüksek Okulumuz, bütün çabalarımıza rağmen F.Ü kampüsü içerisinde tutulmaktadır.

   -Sadece Elazığ için değil, Türkiye için, Türk dünyası ve edebiyatı için büyük öneme haiz “Uluslararası Hazar Şiir Akşamları” nın, önce amacından, ruhundan uzaklaştırılması, sonra da terk edilmesi çok büyük kayıp olmuştur.

   Hazar’da gerçek baharın gelmesi, göze hitap eden Allah vergisi güzelliklerinin yanında, insanımızın gönlünü de ferahlatacak hizmetlerin gelmesi ve projelerin hayat bulması ile mümkün olabilecektir.